Dünyanın iç yapısı konusunda, Jeolojik ve Jeofizik çalışmalar sonucu elde edilen verilerin desteklediği bir yeryüzü modeli bulunmaktadır. Bu modele göre yerküresinin dış kısmında yaklaşık 70- 100 km. kalınlığında oluşmuş bir taşküre (Litosfer) vardır. Kıtalar ve okyanuslar bu taşkürede yer alır. Litosfer ile çekirdek arasında kalan ve kalınlığı 2900 km.. olan kuşağa Manto adı verilir. Mantonun altındaki çekirdeğin Nikel-Demir karışımından oluştuğu kabul edilmekteir. Yerin yüzeyden derine gidildikçe ısısının arttığı bilinmektedir Enine
deprem dalgalarının yerin çekirdeğinde yayılamadığı olgusundan gidilerek çekirdeğin sıvı bir ortam olması gerektiği sonucuna vanlmaktadır.
Taşkürenin altında Astenosfer denilen yumuşak üst Manto bulunmaktadır. Burada oluşan kuvvetler, özellikle konveksiyon akımları nedeniyle taşkabuk parçalanmakta ve birçok Levhalara bölünmektedir. Halen i O kadar büyük levha ve çok sayıda küçük levhalar vardır. Bu levhalar üzerinde duran kıtalarla birlikte, Astenosfer üstünde sal gibi yüzmekte olup birbirlerine göre insanların hissedemeyeceği bir hızla hareket etmektedirler..
İşte, yerkabuğunu oluşturan levhaların birbirlerine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üstüne çıktıkları yada altına girdikleri bu levhaların sınırları dünyada
depremlerin oldukları yerler olarak karşırmza çıkmaktadır.
DEPREM DALGALARI
Bir kırık boyunca biriken enerjinin boşalması sırasında çevreye sismik dalgalar yayılmaktadır. Deprem
dalgaları olarak nitelenen bu sismik dalgalar, önce hafif bir sarsıntı ile yer içerisinden gelen top seslerini andıran gürültüler şeklinde hissedilmektedir. Daha sonra sarsıntılar birdenbire şiddetlenmeye başlar ve bir süre sonra en yüksek mertebeye ulaşır. En şiddetli sarsıntıyı oluşturduktan sonra deprem yeniden yavaşlar ve gün-yıl mertebesi içerisinde aynı kırık üzerinde hafif sarsıntılar şeklinde (artçı depremler) devam ederler.
iki tür deprem dalgası vardır. Bunlar cisim dalgaları ve yüzey dalgalarıdır
Cisim dalgaları
Cisim dalgaları P dalgaları ve S dalgaları olmak üzere iki şekilde görülür.
P Dalgaları..- P ingilizcedeki birincil anlamına gelen "Primary" sözcüğünün baş harfinden alınmıştır. P dalgaları yayılma sırasında kayaları ileri-geri itip-çekerek, dalgaların ilerleyiş yönüne paralel hareketlilik yaratırlar .
Tıpkı bir ucu sabit olan bir spiral yayı gerip de bıraktığımızdaki salınımı gibi hareket ederler. Bu dalgaların hızları saniyede yaklaşık 8 km'dir. Deprem ölçüm merkezine en önce gelen bu dalgaların en önemli özelliklerinden birisi de her türlü ortamda (Katı, sıvı ve gaz) ilerleyebilmeleridir
S Dalgaları-S ingilizcedeki ikincil anlamına gelen "Secondary" kelimesinin baş harfinden alınmıştır. Deprem istasyonuna ikinci sırada ulaşan dalgalar olup, hızları saniyede 4.5 km..kadardır. Bunlar yalnızca katı kütlelerde ilerleyebilmekte ve cisimleri aşağıya-yukarıya ve sağa-sola doğru hareket ettirmektedirler.
Yüzey dalgaları
Deprem dalgaları içerisinde en yavaş ilerleyen dalga tipi olup daha fazla hasara neden olurlar..Bu dalgaların oluşması sırasında yerin hareket etmesi ve dolayısıyla dalganın etkisi de büyük olmaktadır. Yüzey dalgalarının "Love dalgaları" ve "Rayleigh dalgaları" olmak üzere iki türü vardır.
Love dalgası..- Yüzey dalgalarının en hızlısı olup, yeri yatay düzlemde hareket ettirir.
Rayleigh dalgası.- Bir göl veya okyanusun üzerinde yuvarlanan dalga salınımı gibi yer üzerinde hareket eder.. Deprem sırasında hissedilen sallantıların çoğu, diğer dalgalardan çok daha büyük genlikli olan Rayleigh dalgalarından kaynaklanmaktadır.