bu insanlar neden yere bakiyor Ülke insanı çok fakirdi. Türkiye'de fevkalade zengin müslümanların sayısı 460 kişiydi. Fevklade gayri müslim zengin sayısı 2563 kişi idi ve bunlara 189 milyon liralık vergi salındı.
Milli Şef İnönü'nün vergiye itirazı yoktu. Yalnız vergisini ödemek için birikimlerini satmak zorunda kalan insanların piyasayı olumsuz etkileyebileceği uyarısında bulundu.
Gelir gruplarına göre yapılan tasnifte ise 1-100 lira maaş alanlardan 500 lira, 101-150 lira maşa veya ücret alanlardan 750 lira, 151-200 arası maaş ve ücret alanlardan 1000 lira, 201-250 lira maaş veya ücret alanlardan 1250 bin lira, 251-350 bin lira alanlardan 1500 bin lira...601-700 lira maaş veya ücret alanlardan 4000 lira ve 701 ile 800 lira maşa veya ücret alanlardan 5000 lira varlık vergisi alınacaktı. Müslümanlarla gayri müslimlerin ortak şirket kurmaları durumunda ise vergi önce gayrimüslime(G) göre ardından Müslümana(M) göre hesaplanarak yarısı kadar alınması kararlaştırılmıştı. Ölenlerin mirası reddedilmiş olsa bile kanun mirasçılarından vergi istendi. Hatta bu noktada öylesine komik örnekler yaşanıyordu ki, Faik Ökte, bir Türk kızı ile evlenen ve annesi tarafından reddedilen bir Ermeni gencin başına gelenleri hatıralarına almaak zorunda kalıyordu:
"..Gevregiyon isimli gence 150 bin lira vergi konmuştu ve Aşkale'yi boylamak üzere idi. Vergiyi itiraz ederek vaktiyle annesiyle aynı apartmanda oturduğu için bu verginin kendisine çıkarıldığını söyleyerek Aşkale'ye gitti. İşi tahkik ettirdim. Gevregiyon eglenceyi seven bir gençmiş. Bir Türk kızı ile seviştiği için annesi kendisini reddetmiş. Neticede annesinin tasarruf altında bulunan muazzam apartman sattırılıp Gavregiyan'ın borcunu kapattık ve kendisini Aşkale'den geri getirttik."
KURŞUN KALEMLİK rezaletler
Hiç bir cetvele yerleştirilemeyen gayrimüslim müteahhitler, komisyoncular gayrimüslimlere çıkarılan en yüksek vergiye tabi tutuldu. Azınlıkları ait mekteplere 227 bin 500, dini kurumlara 119 bin 200, hastaneler ise 86 bin 750 lira olmak üzere toplam 433 bin 500 lira vergi salındı. Varlık vergisi'nden en fazal nasibini alan ise 69 bin lira ile Balıklı Rum Hastanesi oludu. Rum Kilisesi, Amerikan Dil ve Sanat Okulu, Fransız Okulu, Musevi İlkokulu'na 157er bin lira, Robert Koleji, Sebük N. D. Dösyon Fransız Kız Lisesi, Aya Dimitri Kilise'sine de 10'ar bin lira vergi salındı.
Ancak, sağlık eğitim ve dini kurumlardan sadece 16 bin 210 lira tahsilat yapılabildi. 227 bin 550 lira ödemesi gereken azınlıklara ait okullardan sadece 5 bin 700 lira, 119 bin 200 lira alınması planlanan kiliselerden 10 bin 10 lira, 86 bin 750 lira alınması planlanan hastanelerden ise 500 lira vergi toplanabildi. Bu konuda bir başka gerçek ise, zar zor ayakta kalan bu kurumların vergiden sonra kapanmak zorunda kalması oldu.
Faik Ökte'nin anılarında hazırlanan Varlık Vergisi listelerinin kurşun kalemle tutulması zorunluluğu da olaya daha enterasan bir boyut kazandırıyor: "Cetveller bu haliyle Varlık Komisyonu'na tevdi edilmekte, komisyonca takdir olunan rakamlar kurşun kalemle yazılan rakamın yerine mürekkeple yazılmakta idi. Komisyondan çıkan cetvel bu haliyle büroya gelmekte, her cetvel bürodan bir mütehassısın nezareti altında daktilo servisinde, diğer üç nüsha cetvele makine ile işlenmekte idi. Bu suretle komisyondan çıkan ve vergi rakamları mürekkeple yazılmış bulunan asıl cetveller verginin esas kütüğünü teşkil etmekte idi.
VARLIK KOMİSYONU'NDA BUGÜNÜN ÜNLÜLERİ...
CHP'nin kontrolünde oluşturulan ve İstanbul Ticaret Odası tarafından Varlık Komisyonu'na aday gösterilen isimler arasında, bugünün ünlü ailerinin yer alması dikkatlerden kaçmıyordu. Birinci komisyonda Vali Lütfü Kırdar, Faik Ökte, Mithat Nemli, Nuri Dağdelen, Bican Bicanoğlu, Ferit Hamal yer aldı. İkinci komisyonda Halil Ayan, Muhittin Alemdar ve Vakıf Çakmur görevlendirildi. Üçüncü komisyon Fatih Kaymakamı Rebii Karatekin Mühiddin Gürün, Hilmi Naili Barlo, Mehmet Sipahi'den oluştu. Komisyon çalışmalara başladığında oldukça komik olaylar yaşanmaya başlamıştı. Nuri Dağdelen, maliyecilerin kendisine biçtiği serveti ve buna göre çıkarılan vergiyi az bularak iki katına çıkarılmasını istedi.
Bican Bicanoğlu, Beyoğlu'nda komşusu olan bir gayrimüslim bakkala çıkarılan vergiyi fazla bularak aşağı çektirdi. Ancak sonrada kendisinin bu bakkalla ortak olduğu ortaya atıldı. Devlete karşı açtığı davaları sırası ile kazanan Avukat İbrahim Ali'ye komisyon tarafından 100 bin lira vergi konmuştu. Maliye Bakanı Özel Kalem Müdürü ve Varlık Vergisi'nin mimarlarından Şevket Adalan, rakamı görünce 200 bin liraya çıkardı. Daha sonra Gelirler Umum Müdürü Emin Tekeli'nin bir telefonu ile rakam 300 bin liraya çıkarıldı. Hepsinin Ali'den pek hoşlanmadıkları ortaya çıkıyordu. Ökte'nin hatıralarından bu olay, "Yavaş yavaş çıldırıyorduk!" sözleri ile yer aldı.
MALİYE BAKANI AĞRALI'NIN İNTİKAMI...
Komisyonun gayrimüslim zannettiği B. H. Köri isimli bir müteahhit, o günlerde Maliye Bakanı Ağralı ile kavgalıydı. Kori'ye 90 bin lira vergi çıkarıldı. Cafer Tüzel diye bir maliye memuru Köri'yi tanıdığını ve Türk olduğunu söyledi. Nüfus kütükleri incelendiğinde Kori'nin Türk olduğu anlaşıldı. Listeler üzerindeki tek doğru dürüst inceleme bununla sınırlı kaldı. Ancak beş parasız olan Kori, küçük bir vergiyi de ödeyemeyince Aşkale'ye gönderildi. Örnekler öyle çoktu ki, Faki Ökte hatıralarının önemli bir bölümünü bu olaylara ayırdı. Vali Lütfü Kırdar'ın terzisi İzzet Ünver'e 20 bin lira vergi çıkarılmıştı. Bu kez Vali Kırdar ve Faik Ökte devreye girerek vergiyi 10 liraya düşürdü. Maliye Müfettişi Vefik Pirinççioğlu, büyük problemlerle ablasını boşayan eski eniştesi Avinelli isimli bir müteahhite büyük bir vergi koymuştu. Yine bu vergi de Ökte tarafından beş kat indirildi. Sırf bu olay yüzünden İstanbul Defterdarlığı'nda ciddi kavgalar yaşandı. İş öylesine zıvanada çıkarılmıştı ki Ökte, "Kırdar'ın hanımının terzisi, şapkacısı, berberi dolayısı ile bayan Kırdar'ın kocasından şefaat istediğini biliyordum. Bunlardan çoğu baremli idi, kendilerine yalnız tahsil sırasında kolaylıklar gösterebildik. Hepsi de vergilerini ödediler. Orta sınıfa alınmış olan terziyi baremlilere iade ettik. Necmettin Molla'ya fevkalede grubundan 15 bin lire vergi konmuştu. Suat Hayri Ürgüplü'nün emri ile Prens Halim'e çıkarılan Alemdağ'daki av çiftliği vergisini kaldırdık" itirafından bulunuyordu.
S. ÖMER MADRA'YA BÜYÜK İLGİ!..
Varlık Vergisi'nin İstanbul'daki birinci komisyonunun vergi tarhını belirleme aşaması sırasında Ayvalık Mal Müdürlüğü'nün üst üste telgraflar geliyordu: "Sezai Ömer Madra'yı biz teklif edeceğiz. Size bize bırakın". Yatırımlarının büyük bölümünü Balıkesir, Ayvalık ve İzmir'de yapan Madra İstanbul'da ikamet ediyordu. Ve Ankara'daki bazı yakınları kendisi için devreye girmişti. Ökte; anılarına bu skandalı şu kelimelerle yerleştirdi: "Valinin odasında idik. Madra, 'Fevkalede M'lere mahsus cetvelde gösterilmişti... Derken şehirlerarası telefon çaldı. Başvekil Saraçoğlu, Kırdar'la(vali) bir kaç kelime konuşarak hal hatır sordu. ...Telefon kapandıktan sonra vali ne konuştuklarını birbir anlattı. ... Bütün bu feverana rağmen vergi 70 bin liraya indirildi. Bu ara Şevket'in(Adalan) odada olmadığı dikkatimi çekti. Anlaşılan başvekilin zamanında bizi bulmasını o temin etmişti...
Fevkalede zengin müslümanlar 460 kişiydi ve bunlara 17 milyon 249 lira vergi çıkarıldı. Fevkalede Gayrimüslimler 2563 kişiydi ve bunlara da 189 milyon 969 bin 980 lira vergi tarh edilmişti. Baremli müslümanlar 924, Baremli Gayrimüslimler 1259, İratlı Müslümanlar 2589, İratlı Gayrimüslimler 24151, Anonim şirketler 159, Müteahhitler 22, Emlak satanlar 1937 ve kazalar ise 788 kişiydi. 10991 hizmet erbabı ve 15413 Gayrimüslim-Müslüman ortaklıkları ile birlikte toplam 61673 kişiye vergi çıkarıldı.
MİLLİ ŞEF İNÖNÜ VARLIK VERGİSİNE KARŞI DEĞİLDİ
Maliye Bakanlığı, Varlık Vergisi'nden 309 milyon 586 bin 172 lira gelir elde edilmesi umuyordu. Türkiye genelinde mükellef sayısı 62 bin 675'e beklenen vergi ise 349 milyon 988 bin 922 liraya bağlanmıştı. Verginin büyük bölümü İstanbul'dan toplanmasına rağmen İzmir, Antakya, Balıkesir, Bursa ve Ankara'da da Varlık Vergisi'ne muhatap tutulan azınlıklar mevcuttu.
Listeler açıklandıktan sonra Milli Şef İnönü, İstanbul'a giderek son durum hakkında bilgi aldı. İstanbul Defterdarı Faik Ökte ve yakın çalışma arkadaşlarını kabul ederek gelişmeleri öğrendi. İnönü'nün vergiye itirazı yoktu, ancak vergisini ödemek için birikimlerini satmak zorunda kalan insanların piyasayı olumsuz etkilebiyebileceği uyarısında bulundu.
İLK İSYAN, İLK SKANDAL...
Defterdar Faik Ökte, Varlık Vergisi'ne ilk isyanın Eşref Sami Ölçer'den geldiğini hatıralarında şu ifadelerle anlatıyor: "Eşref Sami Ölçer, üç beş kuruşluk sermayesi ile mekteplerin küçük teahhütlerde bulunurdu. Kendisine 15 bin lira vergi tarh edilmişti. Bu para sermayesinin üç misli idi. Komisyondan çıkan ana nushaya baktırdım. Hata yoktu. Müsveddelere bakınca tüylerim diken diken oldu. Müsveddedeki rakam bir sıfır noksanı ile 1500 lira idi. Derhal alakalı müfettişi buldurttum. Rakam müsveddeden birinci cetvele nakledilirken bir sıfır hatası yapılmışti düzelttirdim"
GAYRİMENKUL ZENGİNLERİ TÜREDİ
Varlık Vergisi çerçevesinde İstanbul'da satılan gayrimenkullerin toplamı 885 adetti. Toplam değeri ise 2 milyon 700 bin 883 lirayı buluyordu. Bunlardan 330'u ev, 97'si dükkan, 190'nı arsa, 80'i de apartman, 42'si depo, 7'i han, 8'i fabrika idi. Bu gayrimenkullerin ihale veya gazete ilanı ile satılmaması da Varlık Vergisi konusundaki adaletsizliği gözler önün esermeye yetiyor. Hangi gayrimenkulun nerede ve kaça satılacağını komisyon ve satıcının dışında sadece cüzdanında para bulunan bir kaç kişi dışında bilen olmuyor. Ökte'nin Parseh Gevegiyon isimli bir gayrimüslimle ilgili anısı 'Salkım Hanımın Taneleri' romanındaki Durmuş karekteri ile yüzde yüz örtüşüyordu. Prof. Dr. Necdet Tekin'e göre ise, Salkım Hanımın Taneleri romanının yazarı Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu, Ökte'nin kitabında Mikail Çuhaciyen'ın Kuyumciyan'ın apartmanlarının ve Tarantoların fabrikasının Bezmenler tarafından satın alındığını itiraf ediyordu. Varlık Vergisi ile ilgili gerçekler incelendiğinde bu vergiye büyük tepki göstermesine rağmen İzmir'deki azınlıkların bu konuya çok fazla deşmeye yanaşmadıkları gözlenir. Bunun nedenini tarihçiler Varlık Vergisi'nde birinci hedefinin Yahudiler olması ile açıklasalar da, Rumların da vergiden bir hayli etkilendikleri bir gerçek. Bu konudaki ikinci bir gerçek ise Rumlarla ecnebi olarak kabul edilen Yunanlı tüccarların isim benzerlikleri. Sadece Türkiye'ye giriş çıkışlarda iki kalem gümrük vergisi ödeyen Yunan tüccarların, kimlik ve adres kargaşası yaratarak soydaşlarının daha az vergi ödemelerini sağladıklarını bizzat Faik Ökte anlatıyor.
"YÜCE DİVAN'DA YARGILANMALIYDIK"
Günahları ve sevapları ile Türk Mali tarihinin yüz karası olarak tanımlanan Varlık Vergisi ile ilgili bir başka gerçek ise, bu verginin tek başına sadece azınlıklardan alınmamış olmasıydı. Vergisini ödeyemeyip te Aşkale'ye gönderilen azınlık sayısının hiç bir zaman 1500 kişiyi bulmamış olması da bu gerçeği gözler önüne seriyor. Bazı tarihçiler ise Aşkale'de asıl çalışanların Toprak Mahsülleri Vergisi'ni ödeyemeyen Türkler olduğunu iddia ediyor. Ancak bu iddia bile azınlıkların Aşkale'ye götürülüp; tren istasyonlarında bir lira yevmiye ile çalıştırıldıkları gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Varlık Vergisi'nin bir numaralı uygulayıcısı olan İstanbul Defterdarı Faik Ökte hatıralarının sonunda okuyucusunun karşısına şu sözlerle dikiliyor:"Varlık Vergisi'nin en affedilmez tarafı, ecnebi vergileri üzerinde bize cebren yaptırılan tadillerdi.... Ecnebi vergiler üzerinde yapılan demarşlar, alınan kararlar, kararların beğenilmeyip yeniden tetkike tabi tutulması, muaddel vergilerin de ödenilmemesi, bizim icraya gidemeyişimiz, kapitülasyonlar devrinin karanlık günlerini hatırlatan hacelet levhalarıyle doludur. Varlık Vergisi ile hazineye 221 milyon lira sağlanmıştı. Tespit edilen bütün kanunsuzluklar ve nizamsızlıkların karşılığı işte budur. Buna mukabil bu vergi ile devlet çok şey kaybetmiştir. ...Ben kendi hesabıma bu mevzuda devletin vekar ve haysiyetine vurulan bu darbe dolayısı ile başta Başbakan olmak üzere, hepimizin toptan
yüce Divan'a sevk edilmeyişimize hala hayret ediyorum"
- B İ T T İ -