Yeni Üye
Üyelik tarihi: 22-Şubat-2011 Yaş: 28
Mesajlar: 1
Teşekkürleri: 0
0 mesajına 0 kere teşekkür edildi.
| NEMİN YAĞIŞA DÖNÜŞÜMÜ
Suyun buharlaşarak gaz haline dönüşmesine nem adı verilir Atmosferdeki nemin kaynağını okyanus, deniz, akarsu ve göl yüzeylerinin buharlaşması ile bitki ve hayvanların terlemesi oluşturur.
Atmosfere karışan nem yoğunlaşıp, tekrar sıvı ya da katı hale dönüşerek yağış yeryüzüne iner Milyonlarca yıldır süren suyun yer ile gök arasındaki bu dolaşımına gene’ su dolaşımı veya su döngüsü denir. Nemliliğin etkileri:
Canlı hayatın devamını sağlar.
Yağışın oluşmasını sağlar.
Tarımsal faaliyetlerin sürdürülmesini sağlar.
Nem, sıcaklığı dengeleyici bir özelliğe sahiptir. Aşırı ısınma ve soğumaya engel olur. NOT: Yıl boyunca güneş ışınlarını dik ve dike yakın açılarla alan ekvator ve çevresi dünyanın en sıcak yeri olması gerekirken, nem oranın fazlalığı bu durumu engellemiştir. Bu karşın nem oranın çok düşük olduğu dönenceler çevresindeki tropikal çöller dünyanın en sıcak yerleridir. Ülkemizde Akdeniz ve güneydoğu Anadolu bölgesi aynı enlemlerde olmasına rağmen Akdeniz bölgesinde kışın sıcaklıkların çok düşmemesi, yazın sıcaklıkların aşırı yükselmemesi denizellik (nemlilik)ten kaynaklanmaktadır. Oysa Güneydoğu Anadolu’da kışın sıcaklıklar 0ºC altına düşer, yazın 45º C’nin üstüne çıkar. Nemliliğin az olmasından dolayıdır.
Atmosferde bulunan nem higrometre denilen aletle ölçülür ve gr/m² olarak ifade edilir.Mutlak nem: 1m³ hava içerisinde bulunan nemin gram (gr/m³) cinsinden
değerine mutlak nem denir.
Mutlak nem miktarı sıcaklıkla doğru orantılıdır. Hava sıcaklığı arttıkça havanın taşıyabileceği nem miktarı da artar. Tersi durumda ise azalır.
Buna göre mutlak nem;
- gündüz fazla,gece az
- yazın fazla, kışın az
- alçak kesimlerde fazla, yükseklerde az,
- ekvator çevresinde fazla, kutup ve çöllerde az
- ormanlık alanlarda fazla, bozkır alanlarında azdır.
Mutlak nem havanın yağış potansiyelini belirlediğinden önemlidir. Not: Çöllerde ortalama sıcaklığın fazla olmasına karşılık mutlak nemin az olması nedeni akarsu , deniz ve göl gibi buharlaşma kaynaklarının buralarda yetersiz olmasıdır. Kutuplarda ise su bulunduğu halde bu suyu buharlaştıracak sıcaklığın yetersiz olması yine buralarda mutlak nemin az olmasına neden olmuştur. Maksimum Nem (Doyma miktarı) Havanın belli bir sıcaklıkta taşıyabileceği en fazla nem miktarıdır. Sıcaklık arttıkça havanın taşıyabileceği nem miktarı artar Çünkü hava ısındıkça genişler. Genişleyen hava ise daha fazla nem taşıma kapasitesine sahiptir. Yani sıcaklık ile maksimum nem doğru orantılıdır.
Dünya’da maksimum nemin en fazla olduğu yerler, sıcaklık ortalamalarının en yüksek olduğu tropikal çöllerdir. Bu yerlerde maksimum nemin fazla, mutlak nemin az olması havanın nem açığını artırır. Bu duruma bağlı olarak tropikal çöller Dünya’da yağış ihtimali en az olan yerlerdir.
Türkiye’de yaz yağışlarının durumu incelendiğinde, yağış ihtimali en az olan yeri, sıcaklık ortalamasının ve maksimum nemin en yüksek olduğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi’dir. Türkiye’nin yağış ihtimali en fazla olan bölgesi, mutlak nemin fazla ve maksimum nemin az olduğu Karadeniz Bölgesi’dir.
Not: Nem açığı maksimum nem-Mutlak nem olarak bulunur ki; nem açığı fazla çıkarsa hava kütlesinin yağış bırakma ihtimali düşük, nem açığı az çıkarsa yağış olma ihtimali yüksek olur. Bağıl (Nisbi, Oransal, yağış ihtimali) Nem Belli bir sıcaklıkta havada bulunan mevcut nemin, (mutlak nem) yine o sıcaklıkta havanın taşıyabileceği nem miktarına (maksimum nem) yüzde (%) cinsinden oranıdır.
Bağıl nemin tespitinde aşağıdaki formül kullanılır.
Bağıl nem, sıcaklıkla ters orantılıdır. Sıcaklık azaldıkça havanın nem taşıma kapasitesi yani maksimum nemi azalacağından bağI nemi yükselir. Sıcaklık değerleri arttıkça maksimum nem artacağından bağıl nem düşer.
Bağıl nem, çöl bölgeleri ve kara içlerinde az iken ekvator, muson ve okyanusal iklim bölgeleri gibi yağışlı yerlerde fazladır.
Bağıl nem mutlak nem ile doğru orantılıdır. Mutlak nem arttıkça bağıl nemde artar, azaldıkça bağıl nem de azalır.
Bağıl nem ile doyma miktarı (maksimum nem) arasında ters orantı vardır. Maksimum nem arttıkça bağıl nem azalır.
Bağıl nem maksimum nemin az olduğu kara içleri ve çöl bölgelerinde azdır. Buna karşın mutlak nemin fazla olduğu ekvatoral bölgelerde ve deniz kıyılarında fazladır.
Hava mevcut nem miktarı (mutlak nem) ile doyma miktarı (maksimum nem) arasındaki farka nem açığı denir. Nem açığı ne kadar az ise bağıl nem o oranda fazla olur.
Mutlak nem ile maksimum nem (doyma miktarı) eşit olduğunda bağıl nem % 100 olur ve hava doyma noktasına erişmiş olur. Bu aynı zamanda yoğunlaşma noktasıdır. Ve hava kütlesinin bağıl nem oranı % 100 olmayana kadar yağış oluşmaz. Yoğunlaşma Çeşitleri
Atmosferde bulunan nemin gaz halinden sıvı ya da katı hale geçmesine yoğunlaşma denir.
Yoğunlaşmalar; yükseklerde soğuma ile meydana gelen bulut, yağmur, kar, dolu ve yeryüzünde soğuk zeminde meydana gelen Çiğ. sis, kırç, kırağı diye iki grup altında toplanır.
Yoğunlaşmalardan yağmur ve çiğ su taneleri şeklinde, kar, dolu, kırç ve kırağı buz kristalleri şeklinde oluşur. Bu farklılık, sıcaklıkların 0 ºC’nin üstünde veya altında olması ile açıklanır.
Yoğunlaşmanın temel nedeni havanın soğumasıdır. Çünkü soğuyan havanın taşıyabileceği nem miktarı azalır. Hava taşıyabildiği nemi taşır, taşıyamadığı nemin fazlasını ise yoğunlaştırır
Bir hava kütlesi;
• Soğuk bir hava kütlesi ile karşılaşırsa,
• Soğuk bir bölgeden geçerse,
• Yükselmeye uğrarsa, sıcaklığı azalır ve havanın nem taşıma kapasitesi azalacağından yoğunlaşma meydana gelir.
Yine aynı hava Kütlesi;
• Sıcak bir hava kütlesiyle karşılaşırsa,
• Sıcak bir bölgeden geçerse,
• Alçalmaya uğrarsa, sıcaklığı artar ve havanın nem taşıma kapasitesi artacağından yoğunlaşma sona erer. Başlıca yoğunlaşma çeşitleri şunlardır; a. Bulut
Su buharının yükselip soğumasıyla oluşan, çok küçük boyuttaki su zerrecikleri ya da buz kristalleri topluluğudur.
Gökyüzünün bulutlarla kaplı olma oranına bulutluluk denir Meteoroloji istasyonlarında gökyüzünün tam kapalı olması 10 olarak kabul edilir Nefometre adı verilen bir aletle ölçülür.
Buna göre; bulutluluk oranı 0 – 2 arası açık gün bulutluluk oranı 2 – 8 arası bulutlu gün, bulutluluk oranı 8 – 10 arası; kapalı gün olarak nitelendirilir. Bulutlar yerden yüksekliklerine göre 3 gruba ayrılırlar. Alçak Bulutlar (Stratüs)
Yerden itibaren 3000 metre yükseklikte oluşan ve gökyüzünü koyu renkli bir tabaka şeklinde kaplayan bulutlardır. Genellikle yağışlara yol açarlar. Orta Yükseklikteki Bulutlar (Kümülüs) Yerden 3000-6000 metre yükseltileri arasında bulunan ki]meler biçiminde aitları düz, üstleri yuvarlak bulutlardır.
Kümülüs bulutları, çok hızlı dikey hava hareketleri ile oluşur. Kısa süreli sağanak yağışlara neden olurlar. Genellikle alt kısımları düz ve siyah olur. Alt kısımlarının düz olmasının nedeni yoğunlaşmanın aynı seviyeden başlamasıdır. Siyah olmasının nedeni ise iri su taneciklerinden oluşmasıdır. Yüksek Bulutlar (Sirrüs) 6000 metrenin üstündeki yükseltilerde yer alan, genellikle yağış oluşturmayan, tüy ya da ince iplik biçimindeki bulutlardır. Bunlar, bir siklonun yaklaştığının ve havanın bozacağının habercisidirler.
Sis, ise yeryüzüne çok yakın oluşmuş ya da yeryüzüne çökmüş bulutlardır. Sıcak ve nemli bir havanın daha soğuk bir yerle teması sonucu sis oluşur. Sıcak ve soğuk hava kütlelerinin karşılaşması da sislere yol açar. Başlıca sis oluşum şekilleri şunlardır:
a. Rüzgar, ılık denizlerden soğuk karaya eserse karada sis oluşur.
b. Rüzgar, sıcak denizlerden soğuk denizlere eserse soğuk sular üzerinde sis oluşur.
c. Rüzgar, sıcak karalardan soğuk denizlere eserse deniz üzerinde sis oluşur.
d. Serin denizler üzerinde alçalan hava kütleleri sis oluşumuna neden olur. YAĞIŞ ÇEŞİTLERİ
Atmosferdeki su buharının yoğunlaşarak sıvı yada katı halde yeryüzüne düşmesine yağış denir. Başlıca yağış çeşitleri şunlardır; 1. Çiy: Havadaki su buharının soğuk zeminler üzerinde, su tanecikleri şeklinde yoğunlaşmasıyla oluşur. Özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında görülür. 2. Kırağı: Havadaki su buharının soğuk cisimler üzerinde, 0°C’den düşük sıcaklıklarda kristaller şeklinde yoğunlaşmasıyla oluşur. Sonbahar aylarında ya da kış başlarında görülür. 3. Kırç: Havadaki su buharının çok soğumuş ağaç dalları, tel, saçak, vb. cisimler üzerinde yoğunlaşarak buz tabakası haline gelmesidir. Kırağıdan ayrılan yönü, kristallerin üst üste yığılarak buz tabakaları haline gelmesidir. 4. Yağmur: Bulutu oluşturan su taneciklerinin büyümesiyle oluşan su damlalarıdır. Yoğunlaşmanın devam etmesi ile ağırlığı artan su damlaları yağış halinde yere düşer. 5. Kar: Su buharının, yükseklerde 0°C altında yavaş yavaş yoğunlaşmasıyla oluşan buz kristalleri yere düşer. Bu tür yağışlara kar denir. 6. Dolu: Hava sıcaklığının birden bire ve büyük ölçüde azalması sonucu yağmur damlaları donarak buz parçacıkları halinde yere düşer. Bu yağışlara dolu denir HAVA KÜTLELERİ VE CEPHELER
Atmosferde aynı sıcaklık ve nem özelliklerini taşıyan geniş hava parçalarına hava kütlesi adı verilmektedir. Hava kütleleri oluştukları ve geçtikleri yerin Özelliklerini taşırlar ve bu özelliklerine göre isimlendirilirler. Ancak kısaltmalarında aynı kelimelerin İngilizce harfleri kullanılır.
-Ekvator Tropikal (T) -Kutuplar Kutbi (kutupsal) (P)
-Deniz kökenli Denizel (m) -Kıtasal (kara)kökenli Karasal (c)
Örneğin Türkiye kış mevsiminde kutbi karasal hava kütlelerinin etkisindedir.
Kış mevsiminde Sibirya Termik yüksek basıncı etkili olmaktadır.
Türkiye farklı hava kütlelerinin karşılaşma sahasında yer almaktadır. Bu bakımdan avantajlı bir konumda olduğu söylenebilir. Farklı hava kütlelerinin karşılaşması Türkiye’nin orta kuşakta yer almasıyla ilgilidir. Özellikle karasal soğuk hava kütleleri ile denizel sıcak hava kütlelerinin karşılaşması, güney bölgelerin bol yağış almasını Sağlar. Kimi zamanlarda kuzeyden gelen soğuk kütlelerin güneye doğru alanını fazla genişletmesi ise ülkemizde aşırı soğukların yaşamasına neden olur.
Farklı özellikteki hava kütlelerini birbirinden ayıran sınıra ise cephe denir. Cephelerde çeşitli atmosfer olayları meydana gelir. Cephe boyunca karşılaşan iki hava kütlesinden, sıcak olan soğuk olanın üzerinde yükselir. Yükselme soğumaya, bulutların oluşmasına, sislere ve yağışlara neden olur. Oluşumuna Göre Yağış Tipleri Havadaki su buharının yoğunlaşarak sıvı ya da katı halde yeryüzüne düşmesine yağış denir. Yağışlar plüviyometre adı verilen bir aletle ölçülür. Yağışın ölçü birimi m² ye düşen kg veya mm’dir.
Yağış oluşumunun temel koşulu soğumadır. Hava kütleleri çeşitli şekillerde yükselerek soğur ve bünyesinde bulundurduğu nemi yağış olarak bırakır. Yağışlar oluşumlarına göre üç grupta toplanır. 1.Yamaç (orografik) yağışları: Bir yamaç boyunca yükselen nemli hava kütlesinin soğuyarak yoğuşması sonucu oluşan yağışlardır. Yamaç yağışları çoğunlukla dağın üst kısmına kar, alt kısmına yağmur hâlinde düşer. Yaz musonları bu tür yağış bırakır. Ülkemizde Akdeniz ve Karadeniz kıyılarındaki dağların denize bakan yamaçlarında da bu tür yağışlar oluşur. 2. Yükselim (konveksiyon) yağışları: Alttan ısınan nemli hava kütlesinin dikey yönde hızla yükselmesi sonucu soğuyup yoğuşmasıyla oluşur. Ekvatoral bölgelerde oluşan yağışlar çoğunlukla bu şekildedir. Ülkemizde bu tür yağışlar iç Anadolu’da ilkbahar sonlarında ve yaz başlarında gerçekleşir. Bu yağışlara bölgede kırk ikindi yağışları adı da verilir. Doğu Anadolu bölgesinde yaz yağışları olarak görülürler. 3. Cephe Yağışları (Frontal Yağışları): Sıcak ve soğuk hava kütlelerinin karşılaşma alanlarında meydana gelen yağışlardır.
Dünya’da en çok, Orta kuşakta ve 60° enlemleri civarında görülür. Türkiye’de, özellikle kış mevsiminde görülen yağışların çoğu cephesel kökenlidir.
Kış mevsiminde, kutuplardan kaynaklanan soğuk hava ile Ekvatoral bölgeden kaynaklanan sıcak hava kütleleri Akdeniz üzerinde karşılaşırlar. Böylece Akdeniz tali cephesi meydana gelir. Cephe boyunca da yağışlar görülür. Anadolu üzerinde de, Sibirya yüksek basıncı ile İzlanda alçak basıncı ve Asor yüksek basıncına bağlı cephe yağışları görülür. |