Hakkari şehir merkezine 20 km uzaklıkta bulunan içerisinde “Avaspı” denilen suyun aktığı Kırıkdağ, eski ismiyle Dez Vadisi... Vadinin üst kısmında yayla, yayladan sonra “Cehennem” olarak nitelenen
buzullar bulunuyor. Yurdumuzun pek az tanınan yörelerinden biri olan Cilo Dağları’ndaki bu buzullar, doğallığıyla gerçekten görülmeye değer bir güzellik. Biz de Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden Hakkari’de Osmanlı döneminden kalma Zeynel Bey Medresesi’nde kazı yapan bir grup sanat tarihçisi olarak, buraya bir gezi düzenledik ve izlenimlerimizi sizlerle paylaşmak istedik bu yazımızda.
Zap Suyu ve Van - Hakkari karayolundan ayrıldıktan sonra, 10 km kadar devam eden stabilize bir yoldan ve köpük köpük akan suyun kenarından vadi boyunca ilerliyoruz. Yol boyunca su kenarında sıralanan ceviz ağaçları, küçük ekili tarlalar karşılıyor bizi. Geçmişin izlerini vadiye girişte Dez Gözetleme yapısı temsil eder gibi görünüyor. Hem vadiye hem de Zap Suyu’na hakim bir konumu var bu yapının. Yol alırken kiliselere ulaşmak için yerleşim birimlerine sapmak gerekiyor. Vadinin sağ tarafında Şaba Kilisesi, solda yüksekçe bir kesimde Seravinilis I ve Seravinilis II kiliseleri yer alır. Diğer yandan Mar Salita Manastırı, vadinin batı yamacında oldukça yüksek bir mevkide yer almakta. Yolun 6. km’sinden sonra Dikmen Mahallesi’nden patika yolla 6 saatlik bir tırmanma ile manastıra ulaşılmaktadır.
Yöre halkı tarafından Der a Çiya (Dağ Kilisesi ), Der a Keriser ( Beyaz Kilise ) olarak adlandırılan manastır vadiye ayrı bir anlam katmaktadır. Ayrıca bu manastıra giderken Ala Gipe diye başka bir kilisenin kalıntıları yer alır yol üzerinde. Vadideki kiliseler bunlarla sınırlı değil. Vadide ilerlerken yolun karşı yamacında Soe Kilisesi, üst kısmında da Kursin kilisesiyle karşılaşırız. Yolun sonuna doğru vadiye hakim bir noktada kayalara yaslanmış vaziyette Gelozo kilisesi bulunur. Kilisenin alt kesimindeki Gelozo şelalesi buraya ayrı bir güzellik katar. Bunun karşısında eski bir Nasturi köyünün kalıntıları yer alır. Kilisenin altından yeni açılan yol yaylaya doğru devam eder. Bu yaylanın adı Spihane olup, burada 30-40 kadar çadır bulunmaktadır. Çobanlar koyunları otlatadursun, yeni kesilmiş yünler yıkanır, peynirler yapılır burada; buzullara yapacağınız yolculuk öncesi kıl çadırda içeceğiniz bir ayran bütün yorgunluğunuzu alır.
Ve buzullara yolculuk başlar, Kah çobanların kullandığı patika yoldan kah kayaların arasından
cehennem vadisi yolculuğu suyu takip eder. Sarı çiçeklerle kaplı yamaçların gerisinde inişli çıkışlı kayaların manzarası görülmeye değer. Buzullara varmadan karların üzerinde bir müddet yürüdükten sonra, suyu boz bulanık bir gölet karşılar sizi. Göletin kıyısında bin bir renkli çiçekler ayrı bir renk cümbüşü oluşturur. Nergislerin kokusu ise ayrı bir güzelliktir hissedebilene. Siz bir an önce buzullara ulaşma heyecanını duyarken, önce gölde yüzen buzulları görüyorsunuz. Az sonra da buzullara ulaşırsınız. Vadinin sonunda zemin buzlarla kaplıdır. Üç taraftan yüksek kayalar sınırlar sizi ve güney doğuda ünlü Reşko Tepesi kartal yuvası gibi erişilmezliğin keyfini sürer; aşağıya doğru kayalardan süzülen suların her birisi ayrı bir şelale oluşturur ve köpük köpük akar. Gözünüz çevreyi süzerken olabildiğince haşmetiyle buzların üzerinde epeyi yol almışsınızdır. Bin bir şekliyle buzullar Kapadokya’nın peri bacalarını aratmayacak güzelliktedir. Üzerinden şırıl şırıl akan sular, eğilip avuçlarınızla ondan içmenizi teşvik eder adeta. Ve buzların yarıkları; kimisi üzerinden atlayabileceğiniz kadar küçükken, kimisi de yanına varmaya korkacağınız büyüklüktedir. Unutamıyacağınız bir çok görüntü bir yandan zihinlere kazınırken düşe kalka fotoğraf çekiyorsunuz. Sessizliği bozan suların sesi ve rüzgarın uğultusu dışında derin bir sükunet buradan ayrılmanızı güçleştiriyor. İnsan eli değmemiş güzellikler hep böyle kalsın istiyor insan onca kirlettiğimiz yer arasında. Dönüş yolunda kendileriyle birlikte olduğum ekibime bakıyorum gelmekten hepsi mutlu görünüyor. Hakkari’nin tarihi yanında doğal güzelliklerini de keşfetmiş olmanın mutluluğunu okuyorum ekip elemanlarının yüzlerinde.