Çin güvenlik güçleriyle Uygurlar arasında başkent Urumçi'de patlak veren çatışmalarda, 156 kişi öldü, 828 kişi yaralandı. Uluslararası haber ajanslarına Sincan bölgesinden dehşet fotoğrafları düşüyor. Sokaklar cesetlerle dolu. Kadınlar tecavüz edildikten sonra öldürülerek sokakta bırakılmış. Ama yine de direnişin sembolü bu kadınlar olacak. Çin ordusunun önüne dikilen Uygur kadınları...
Uygur Özerk Bölgesi'nin başkenti Urumçi'de bugün de şiddet olayları devam ediyor. Çinliler Urumçi'de Uygurların iş yerlerine saldırıyor. Çinliler ile Uygurlar yeniden çatışmaya başladı.
Sokağa çıkma yasağı
Bölgede etnik çatışmaların ardından bu gece sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Uygur bir kadın ise Çin askerinin karşısına tek başına çıkarak hesap sordu. Çin polisi Uygur kökenlilere daha sert müdahalede bulunuyor.Ellerinde sopalarla protesto gösterisi yapmak isteyen Çinlilere karşı polis göz yaşartıcı bomba kullandı. Resmi Şinhua haber ajansı, bazı apartmanlarda sakinlerin taş ve sopalarla olası bir saldırıya karşı hazırlık yaptıklarını duyurdu.
Kadınlara sarkıntılık tetikledi
Olayların fitilini, bir oyuncak fabrikasında zorla çalışmaya ***ürülen Uygur kadınlara sarkıntılık yapılması ve bazı kaynaklara göre iki Uygurun ölmesi ateşledi. Uygurların protesto gösterilerine güvenlik güçleri sert karşılık verdi.
SİNCAN Uygur Özerk Bölgesi'nin başkenti Urumçi'de önceki akşam başlayan Pekin yönetimine yönelik protesto gösterileri, güvenlik güçlerinin sert müdahalesi üzerine ayaklanmaya dönüştü. Bölgeden gelen haberlere göre, şiddet olaylarında 156 kişi öldü, 828 kişi de yaralandı. Çin resmi haber ajansı Kaşgar'da da birkaç yüz göstericinin dağıtıldığını belirtti. Ayrıca Aksu ve Yılı şehirlerinde de hareketlenmelerin başladığı bildiriliyor. Ölü sayısının artmasından, olayların yayılmasından korkuluyor.
Caddeler ceset dolu
Olayların fitilini, Guang Dong eyaletinin Şao Guan kentindeki oyuncak fabrikasında zorla çalışmaya ***ürülen Uygurlar arasındaki kadınlara yönelik sarkıntılıklar ve Çinli saldırılarında bazı kaynaklara göre iki Uygurun ölmesini, Pekin yönetiminin ciddi biçimde soruşturmaması ateşledi. Önceki akşam Urumçi'de protesto gösterisi yapan kalabalık, hükümetten ölümle sonuçlanan taciz olaylarını soruşturmasını istedi.
Ancak polis kalabalığı dağıtmak amacıyla sert müdahalelerde bulununca, göstericilerin sayısı giderek arttı. Çinli yetkililere göre, sopa, bıçak ve taşlarla güvenlik güçlerine saldırmaya başlayan göstericiler, 261 aracı kundakladı. Göstericiler, dükkan ve evlere de hasar verdi. Bunun üzerine silaha başvuran güvenlik güçleri, kalabalığın üzerine hedef gözetmeksizin ateş açarak, katliam yaptı. Araçların ateşe verilmesi, evlere ve dükkanlara saldırılması ve silahların patlaması üzerine, ortalık savaş alanına döndü. Kanlar içindeki ceset ve yaralılar caddelere, alanlara yayıldı.
Çinli yetkililer, onlarcası elebaşı olduğu iddia edilen yüzlerce kişinin gözaltına alındığını, olaylarda kilit rol oynadığından şüphelenilen 90 kişinin arandığını ifade ettiler.
Şehirde ana caddelerin yanı sıra elektrik ve doğal gaz şirketleri ile televizyon istasyonu gibi önemli yerlerde güvenlik önlemleri artırıldı, komşu şehirlere giriş çıkışta kontrol noktaları oluşturuldu. Urumçi'de telefon ve internet kesilirken, şüphelilerin sorgulanması için komşu bölgelerden etnik gruplara mensup yüzden fazla yetkili Urumçi'ye getirildi. Bu arada protesto gösterilerinin, Kaşgar kentine de sıçradığı iddia edildi.
Batı'dan itidal çağrısı
Avrupa Parlamentosu Başkanı Hans-Gert Pöttering, olaylarda "protestocuların öldürülmesinden derin endişe duyduğunu" belirterek, Çin makamlarından "insan onuruna saygı göstermelerini" istedi. ABD Dışişleri Bakanlığı ise Sincan'da 156 kişinin öldürülmesinden derin üzüntü duyulduğunu açıkladı ve bütün taraflara itidal çağrısı yaptı.
5 bin Çinli ile gelen linç
DOĞU Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Seyit Tümtürk, Hürriyet'e Çin'deki gelişmelerle ilgili şu iddiada bulundu:
"Uygurlar, zorla 3 bin km. ötedeki Şao Guan kentindeki oyuncak fabrikasında çalışmaya ***ürüldüler. Çin kökenli erkekler, Uygur kızlarına sarkıntılıkta bulundu. Uygur gençlerinin tepki üzerine yaşanan gerginlik bir süre sonra yatıştı. Ancak iki gün sonra, sabaha karşı kalabalık bir grup Çinli (yaklaşık 5 bin kişi), Uygurların kaldığı yatakhaneye saldırdı. Bir grup, bölge halkı tarafından linç edildi. 300 kardeşimiz öldü. Uluslararası basının iki kişinin öldüğü iddiası doğru değil."
Ölü 500'ün üzerinde
Uygur bölgesinin demografik yapısını bozmak amacıyla, bölge halkının başka bölgelerde çalışmaya zorlandığını belirten Tümtürk, "Aldığımız bilgilere göre, ölü sayısı 500'ün üzerinde. Binlerce yaralı var. Bölgede yeni katliamlar yaşanmasından korkuyoruz" dedi.
Tümtürk, yatakhaneye saldırı olayının Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Çin ziyareti sırasında meydana geldiğini söyledi. Tümtürk, "Güvenlik güçleri olaylara seyirci kalmıştır. Bu diplomatik nezakete aykırıdır" dedi.
'Tanklarla eziyorlar'
İstanbul'da yaşayan Sürgündeki Doğu Türkistan Hükümeti Sözcüsü ve Turizm Bakanı İsmail Cengiz de, Çin'de Türklerin duvara dayanıp silahla tarandığını, üzerlerinden tankların geçtiğini öğrendiklerini söyledi. Çin'den bilgi almanın çok zor olduğunu, telefonla irtibat kurulamadığını söyleyen Cengiz, bilgisayar uzmanı tanıdıkları aracılığıyla internet üzerinden haber alabildiklerini söyledi.
Çin'in hedefindeki kadın
ÇİNLİ yetkililer, şiddet olaylarından Uygurlar içindeki aşırılık yanlısı, ayrılıkçı unsurları sorumlu tutuyor. Çin makamlarının hedefindeki isim, ABD'de sürgünde yaşayan işkadını ve Dünya Uygur Kongresi lideri Rabiya Kadir. Çin, Kadir'i, ayrılıkçı eylemleri körüklemekle ve şiddet olaylarını başlatmakla suçluyor. 1999'da Çin'in en zengin yedinci kişisi olan, milletvekilliği 1997'de alınıp 8 yıl hapis cezasına çarptırılan Kadir, hapiste insan hakları mücadelesi nedeniyle birçok ödüle layık görüldü. ABD ve uluslararası baskısıyla 2005'te serbest bırakılan Kadir, 2006'da Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterildi.
İŞTE VAHŞET FOTOĞRAFLARI
http://www.ensonhaber.com/galeri/dun...ml?no=1:(:mad: