Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12-Temmuz-2009, 20:32   #2 (permalink)
Cahit ERAYDIN
Bizim Coğrafya Yöneticisi
 
Cahit ERAYDIN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 04-Haziran-2009
Bulunduğu yer: BURDUR
Yaş: 66
Mesajlar: 2.075
Teşekkürleri: 565
836 mesajına 4.324 kere teşekkür edildi.
Standart




GÖÇ­TÜ KER­VAN YOL EY­LE­Dİ
Çö­lün cip­le­ri de mü­ba­rek bir hay­van olan bu de­ve­ler... Yo­rul­mak su­sa­mak bil­me­den si­zi sa­at­ler­ce sır­tın­da ta­şır­lar... De­ve sır­tın­da çö­le açı­lı­yo­ruz. Or­ta­ya çı­kan bu tab­lo­ya gö­re, de­ve ker­va­nı­nı de­vam­lı re­sim­ler­de gör­müş be­nim gi­bi ha­ya­tın­da üç­ten faz­la de­ve­yi bir ara­da gör­me­miş bi­ri için ol­duk­ça de­ği­şik ve ca­zip.

Tu­nus’ta­ki ikin­ci gü­nü­müz­de he­de­fi­miz­de de­ve­le­re bin­mek var. Do­uz şeh­ri­ne git­mek üze­re ara­ba­la­rı­mız­la yo­la çı­kı­yo­ruz. Tu­ze­ur’a 120 ki­lo­met­re uzak­lık­ta. An­cak yo­lu­mu­zun üze­rin­de ha­ri­ta­dan çok ya­kın­da bak­tı­ğı­nız­da Af­ri­ka’nın en bü­yük tuz gö­lü Şad El-Ce­rid bu­lu­nu­yor. Böl­ge­ye yak­laş­tı­ğı­nız­da ise uzak­tan da­ha bir göl gö­rü­nü­mü­ne bü­rü­nü­yor ve be­yaz ren­gi da­ha da or­ta­ya çı­kı­yor. 5 bin ki­lo­met­re­ka­re­lik tuz gö­lün­de ne su­dan ne de her­han­gi bir can­lı­dan eser yok. Bü­yük bir tuz çö­lün­de­yiz, göl­de su yok kü­çük kü­çük su bi­ri­kin­ti­le­ri ve gö­lün üze­rin­den ge­çen yük­sel­til­miş as­falt yo­lun ke­nar­la­rın­dan akan kü­çük bir de­re. Gö­lün ba­tı­sı ve gü­ne­yi ise göz ala­bil­di­ği­ne uza­nan kum te­pe­le­riy­le kap­lı Bü­yük Do­ğu Er­gi’dir. Bu­ra­da, bir­kaç va­ha dı­şın­da yer­le­şi­me pek rast­la­ya­ma­zı­sı­nız.

ÇÖL­DE RES­MEN DO­NU­YO­RUZ!
Ve Do­uz’da­yız... Di­ğer bir ifa­dey­le çö­lün ka­pı­sı­nda. 50 bin in­san ya­şı­yor bu­ra­da. Baş­ken­te yak­la­şık 450 km me­sa­fe­de­ki bu kü­çük şe­hir, Lib­ya’ya doğ­ru uza­nan bü­yük çö­lün baş­la­ma nok­ta­sın­da ku­rul­muş. Çöl, in­sa­na dai­ma ya­kı­cı sı­ca­ğı ha­tır­la­tır. Oy­sa bu­ra­da ge­ce­le­ri çok so­ğuk. Üze­ri­niz­de­ki ka­lın giy­si­le­re rağ­men iyi gi­yin­me­miş olur­sa­nız çok üşür­sü­nüz. Ya­nı­mız­dan ge­lip ge­çen yö­re in­san­la­rı ise çu­va­la ben­zer har­ma­ni­ye­le­ri­ni göz­le­ri­ne ka­dar çel­miş­ler. Gü­ne­ye in­dik­çe in­san tip­le­ri de de­ği­şi­yor. Hem Ber­be­ri ka­bi­le­le­ri hem de çö­lün ka­vur­du­ğu çeh­re­ler da­ha es­mer ve bü­tün Tu­nus’ta çok gö­rü­len cilt bo­zuk­lu­ğu da­ha yay­gın bu­ra­da. Za­man za­man rüz­gâ­rın muh­te­lif şe­kil­ler ver­di­ği ze­min un gi­bi in­ce yu­mu­şak. Bir kö­şe­de kart­pos­tal­lar­da gör­me­ye alı­şık ol­du­ğu­muz tür­den üç beş ya­ba­ni hur­ma de­ko­ru ta­mam­la­mak­ta. Bu­ra­da­ki de­ve­le­rin bü­yük kıs­mı tu­rist­le­rin bin­me­si için ge­ti­ril­miş ki­ra­lık de­ve­ler.

JE­LA­BA­LA­RI­MI­ZI BA­ŞI­MI­ZA ÇEK­TİK
Ar­tık de­ve­ler­le Sah­ra’ya açıl­ma vak­ti gel­di. Ama ön­ce uy­gun giy­si­le­re bü­rün­mek la­zım. Bu ko­nu­da mih­man­da­rı­mız Be­şar bi­ze yar­dım edi­yor. Bu iş­le va­zi­fe­li ki­şi, ön­ce bü­yük bir dik­kat ve el ça­buk­lu­ğu ile ba­şı­mı­zı bağ­lı­yor. Son­ra da ka­fa­mız­dan ge­çi­re­rek je­la­ba­la­rı­mı­zı giy­di­ri­yor. Sı­ra de­ve bin­me der­si­ne gel­di. Hay­van­ca­ğız­lar za­ten “kalk” de­me­dik­çe yer­le­rin­den kı­mıl­da­mı­yor­lar. Kor­ka­cak bi­şey yok as­lın­da ama ben baş­ta ol­mak üze­re bi­zim grup­ta epey bi te­dir­gin­lik var. Önem­li olan ba­ca­ğı at­ma­dan ön­ce eğe­ri iki el­le sı­kı­ca kav­ra­mak. Bir ke­re de­ve­nin üs­tü­ne yer­leş­tir­dik­ten son­ra de­ve ço­ba­nı “kalk” em­ri ve­ri­yor. Da­ha son­ra ya­pıl­ma­sı ge­re­ken tek şey de­ve­nin ha­re­ket­le­ri­ne uyum sağ­la­mak.

BİR DE­VE­NİN HI­ZI NE KA­DAR­DIR?
Ön hör­gü­cün üze­rin­de yük­sel­til­miş is­kem­le­ye ben­zer bir otu­ra­ğın üze­rin­de­ki pa­lan (ha­mut) bel­ki de iyi otur­tu­la­ma­dı­ğın­dan mı yok­sa be­nim ağır­lı­ğım­dan mı, ne za­man bin­me­ye kalk­sam sa­hi­bi­ne şi­ka­yet eder gi­bi ba­ğır­ma­ya baş­lı­yor­du. Za­ten tek ba­şı­ma hay­va­nı ida­re et­mem bel­li ki çok zor ola­cak. Çöl­de di­ğer mi­sa­fir­ler­le bir­lik­te süs­len­miş bu hay­van­la­rı bir ker­van ya­pa­rak de­rin­lik­le­re doğ­ru iler­le­dik. Ta­bii sa­hip­le­ri ta­ra­fın­dan ka­lın bir si­cim­le çe­kil­dik­le­ri­ni de söy­le­mek ge­re­ki­yor. Biz adım adım iler­ler­ken de­ve­le­rin koş­ma sü­ra­ti­ni de ken­di ara­mız­da me­rak et­tik. De­ve­nin sü­ra­ti­nin yak­la­şık ola­rak iyi ko­şan bir in­sa­nın­ki­ne eşit ol­du­ğu­nu mih­man­da­rı­mız bi­ze söy­le­di. Bu ara­da, ar­ka­da­şı­mız Os­man Sa­ğır­lı ayak­ka­bı­la­rı­nı çı­ka­rıp ya­lın ayak çö­le da­lı­yor...



BU DA DE­VE AK­RO­BA­TI
Mağ­ri­bin cen­ga­ver in­san­la­rı, ıs­sız çöl­ler­de, ih­ti­şam­lı gö­rü­nüm­le­riy­le in­sa­na gü­ven ve­ri­yor. Biz de­ve­nin sır­tı­na bin­me­yi bi­le be­ce­re­mez­ken ba­kın mih­man­dar­la­rı­mız de­ve sır­tın­da ne­ler ne­ler ya­pı­yor...



Kup­ku­ru ÇÖL­DE Dİ­MA­ĞI­MI­ZI FE­RAH­LA­TAN BİR MAN­ZA­RA
İn­sa­nın içi­ni ku­ru­tan çöl­ler­de va­ha­lar da ol­ma­sa ma­aza­l­lah ölüm ka­pı­da!.. Bü­yük Sah­ra Çö­lü’nde alı­şık ol­ma­dı­ğı­mız bir man­za­ra; bu mi­ni şe­la­le­lin şı­rıl­tı­lı su­yu deyim yerindeyse içimizi fe­rah­la­tı­yor...



YIL­DIZ SA­VAŞ­LA­RI FİL­Mİ­NİN SE­Tİ
Star Wars (Yıl­dız Sa­vaş­la­rı) fil­miy­le ve İn­gi­liz Has­ta film­le­ri­nin çe­kim­le­ri­nin ya­pıl­dı­ğı To­ze­ur’ün Mat­ma­ta ad­lı böl­ge­si­ne gi­di­yo­ruz. Ar­tık as­falt yok. Yol ya­pı­mı için kum­la­rın tuz­la sı­kış­tı­rıl­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yo­ruz. Ara­ba­la­rı­mız kum te­pe­le­ri üze­rin­de bi­ze he­ye­can­lı an­lar ya­şa­tı­yor. Yıl­dız Sa­vaş­la­rı se­ti ol­duk­ça iyi ko­run­muş, Tu­nus tu­rizm şir­ket­le­ri Yıl­dız Sa­vaş­la­rı se­ti­ni mu­ha­fa­za ede­rek tu­rist­le­ri bu­ra­ya ge­ti­ri­yor­lar­dı. Bi­na­la­rın ço­ğu­nu ko­ru­ya­bil­miş­ler. Baş­kan Bin Ali’nin em­riy­le res­to­ras­yon iş­lem­le­ri ye­ni­den baş­la­mış.

Ha çor­ba ha ‘şor­ba’
Özel­lik­le Tu­nus ma­hal­li di­li olan Da­ri­ce’de­ki Os­man­lı­ca söz var­lı­ğı araş­tı­rıl­ma­ya de­ğer. Bay­ram, ca­nım, ba­ba, si­ni, bal­ta, şe­vir­me (çe­vir­me), ça­vuş, bey, da­yı, şor­ba (çor­ba), şi­şe (nar­gi­le), kır­mı­zı, han­çer, kış­la, ik­lim, bak­raj, tep­si, şeş­me (çeş­me), ocak, dol­ma, ten­ce­re, tür­kü gi­bi... Tu­nus’un ka­rı­şık et­nik ya­pı­sı için­de de Türk un­su­ru azım­san­ma­ya­cak bir yer iş­gal edi­yor. Tür­ki­ye’den gö­çü­rül­müş olan ai­le­le­rin ço­cuk­la­rı hâ­lâ soy­la­rı­nı unut­ma­dık­la­rı gi­bi bu­nun­la if­ti­har et­mek­te­dir­ler. İş­te ba­zı­la­rı: İs­tan­bul­li, Kıb­ris­li, Ka­ra­man­li, Gi­rit­li, Bos­tan­cı, Baş Re­is, Baş Top­çi, Bal­ta­ci, Ba­şa, Kö­roğ­li, Kur­doğ­li, Ova­li, Kah­ya, De­mir­ci, Şer­bet­çi... Gö­rül­dü­ğü gi­bi Tu­nus, Türk kül­tü­rü­nün Ku­zey Af­ri­ka’da­ki ya­yıl­ma alan­la­rı ara­sın­da ol­duk­ça önem­li bir yer iş­gal et­mek­te. Bu ül­ke­de bı­rak­tı­ğı­mız en de­ğer­li şey, her hal­de Os­man­lı ve Türk sev­gi­si ol­sa ge­rek. Di­le­riz ki bu sev­gi gün geç­tik­çe da­ha da ser­pil­sin ve ge­liş­sin...

Bi­rin­ci sı­nıf hur­ma
Yol bo­yun­ca sar­kan hur­ma he­venk­le­ri­nden gözümüzü alamıyoruz Tu­nus’ta güz bo­yun­ca hur­ma ha­sa­dı ya­pı­lı­yor. An­cak bu ağaç­la­ra tır­man­mak bü­yük ma­ha­ret is­ti­yor. Alış­kın genç­ler ken­di­le­ri­ne mah­sus ma­ha­ret­le çıp­lak göv­de­yi ra­hat­ça tır­ma­na­rak hur­ma da­lı­nı ke­se­bi­li­yor. Her bi­ri 10-15 ki­lo çe­ken hur­ma dal­la­rı, aşa­ğı­dan pek fark edil­me­yen bir ka­rış uzun­luk­ta­ki siv­ri di­ken­ler­le çev­ri­li. Or­ta­la­ma bir hur­ma ağa­cı 15-25 met­re yükseğe ka­dar çı­ka­bi­li­yor. Ağaç göv­de­sin­de­ki her bir bu­dak 6 aya kar­şı­lık ge­li­yor ve bu bu­dak­la­rı sa­ya­rak ağa­cın ya­şı he­sap­la­nı­yor­muş. Ağaç 3 ya­şı­na gel­dik­ten son­ra mey­ve ver­me­ye baş­lı­yor çıp­lak el ve ayak­la­rıy­la bir hur­ma ağa­cı­na çı­ka­rak “bi­rin­ci sı­nıf” hur­ma­la­rın top­lan­ma­sı için ön­ce bir ki­şi ağa­ca tır­ma­nıp, hur­ma sal­kı­mı­nı ke­sip, ken­di­sin­den bi­raz da­ha aşa­ğı­da olan ki­şi­ye uza­tı­yor, da­ha son­ra o da bir son­ra­ki­ne der­ken, el­den ele en aşa­ğı­ya ula­şı­yor­muş.
__________________
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hiyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler !!!

KEMAL ATATÜRK






Öğretmenler ; Cumhuriyet sizden fikri hür,vicdanı hür,irfanı hür nesiller ister
KEMAL ATATÜRK
Cahit ERAYDIN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla