Organik
tarım (Ekolojik Tarım,Biyolojik Tarım )toprak, su, bitki, hayvan ve doğal kaynaklar kullanılarak, toprak ve su kaynaklarını kirletmeden,genetik kaynaklara müdahale etmeden yapılan, kimyasal gübre ve ilaçların hiç kullanılmadığı veya izin verilenlerin kullanıldığı kontrollü ve sertifikalandırılmış bitkisel üretim, hayvansal üretim, su ürünleri ve ormancılık ürünleri üretimi yöntemidir.
Konvansiyonel tarıma alternatif olarak geliştirilen
organik tarım ekololojik sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içermektedir.
NEDEN ORGANİK TARIM ?
Dünya üzerinde nüfusun ve yaşam standardının artışına paralel olarak gıda, giysi üretimi için lif, kağıt ve kereste gereksiniminin arttığı bilinmektedir.Artan talep öncelikle daha fazla alanın tarıma açılması ile sağlanırken sınır noktaya ulaşılması sonucu birim alandan daha yüksek verimi arttırmak hedeflenmiştir.Bu artış ıslah çeşitleri, sulama, yoğun gübre ve ilaç kullanımı ile sağlanmıştır.Özellikle İkinci Dünya savaşı sonrasında ucuz gıda maddesi üretmenin sihirli anahtarı girdi yoğun ‘’Yeşil Devrim’’ idi.Bu dönemde sentetik kimyasal ilaç ve gübre kullanımı hızla artmış ve bununda çevre ve insan sağlığını tehdit ettiği, yer altı su kaynakları ve toprakları kirlettiği,
biyolojik çeşitliliği azalttığı 1980’li yıllara gelindiğinde bilimsel çalışmalarla ortaya konmuştur.
Ayrıca yapılan konvansiyonel tarım yönteminin açlığa bir çare olmadığı burada asıl sorunun üretim azlığı değil paylaşım sorunu olduğu konusunda dünyada birçok bilim adamı hem fikirdir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO’nun 1990 tarihli raporuna göre tahıl üretimindeki artış nüfus artışından %50 daha fazladır.
Bu veriler ışığında tüketicilere daha sağlıklı gıda sunabilmek, sağlıklı nesiller yetiştirmek ve gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakmak için Organik Tarım geliştirilmeli ve desteklenmelidir diyebiliriz.
DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE ORGANİK TARIM :
Dünyada bu çevre ve insan sağlığı ile ilgili sorunların ortaya ortaya çıkıp tartışılır hale gelmesi ile öncelikle ABD ve bazı Avrupa ülkelerindeki duyarlı çiftçiler üretimlerini kimyasal girdi kullanmaksızın yapmaya ve ürünlerini kendi çevrelerinde satmaya başlamışlardır.Bu hareket 1972 yılında çevre dostu bazı örgütlerin (Toprak Derneği-İngiltere,Doğa ve Gelişme-Fransa,Biyodinamik Derneği –İsveç gibi) ortak bir çatı altında toplanarak ‘’Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu’’(IFAOM) nu kurması ile yaygınlaşmaya başlamıştır.
Organik Tarım alanları Avrupa ülkelerinde tüm tarım alanlarının %2-3’ünü oluşturmaktadır.Ancak organik tarımın gelişim hızı %25-30 dolaylarındadır.1986 yılında 120.000 ha olan organik tarım alanı 1997’de 1,8 milyon ha’a ulaşmıştır.
Türkiye’de ise Organik Tarım dış pazarlardan gelen talep üzerine 1985 yılında başlamıştır.Tamamen ihracat amaçlı bu üretimde ticarete konu olan ilk ürünlerimiz kuru üzüm,kuru incir kuru kayısı iken ürün yelpazesi hızla artmış ve 2000 yılına gelindiğinde 95 farklı ürün çeşidine ulaşılmıştır.Bunların içerisinde sert kabuklu ve kuru meyveler dondurulmuş meyve ve sebzeler, yaş meyve ve sebzeler baharatlar, bakliyatlar ilk sırada yer alırken gülsuyu,gülyağı,zeytinyağı ve pamuk diğer ürünlerimiz olarak önem kazanmıştır.1998 yılında 8600 ton olan ihracatımız 2003 yılında 21.083 ton olarak gerçekleşmiştir.2000 Yılından sonra tüketici bilinçlenmesi, gıda güvenliği ve çevre bilincinin gelişmesine paralel olarak organik ürünlere iç pazardan da talep gelmeye başlamıştır.Ancak organik ürünlerin pahalı olması
vb.gibi faktörler nedeniyle iç pazar ihracata göre yok denecek kadar azdır.
Türkiye’de 1992 yılında kurulan ETO(Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği) organik tarımın gelişmesinde, yasal alt yapısının hazırlanmasında aktif rol oynamıştır.
ORGANİK TARIMLA İLGİLİ MEVZUAT :
Organik tarımla ilgili mevzuatlar sırası ile aşağıdadır.
18Aralık 1994 tarih ve 22145 sayılı resmi gazete yayımlanarak yürürlüğe giren ‘’Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin
ekolojik Metotlarla Üretilmesine İlişkin Yönetmelik ‘’
11 Temmuz 2002 tarih ve 24812 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ‘’Organik Tarımın Esasları ve Uygulama Yönetmeliği ‘’
22.08.2003.tarih ve 25207 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ‘’
03.12 .2004 tarih ve 25659 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5262 sayılı ‘’Organik Tarım Kanunu ‘’
ORGANİK TARIMDA KONTROL VE SERTİFİKASYON:
Bir ürünün organik (ekolojik )olarak yetiştirilmesi düşünüldüğünde çevre, yetiştiricilik ve ekolojisinin ve şartların uygun olduğu yer seçilmelidir.Daha sonra buradaki çiftçilerden uygun olanlardan bir grup oluşturulur.Çiftçi ürün ve arazi bilgilerinden oluşan bir dokümanla sertifikasyon kuruluşu ile sözleşme imzalanır.Sertifikasyon kuruluşu da yıl içerisinde en az bir kez yapacağı kontrolde ‘’Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin Ekolojik Metotlarla Üretilmesine ilişkin Yönetmelik ‘’hükümlerine ve AB 2092/91 ‘e göre kontrollerini yapar.Daha sonra ürünün işleme aşamasında işletme kontrolleri muhasebe kayıtları ile birlikte yapılır.Üründen alınan numune akredite bir laboratuarda analizi yaptırılır.Bu işlemler sonucunda uygun bulunan ürünlere ait sertifikalandırma işlemi yapılır.Sertifikalandırılmış ürün etiketlerinde muhakkak surette logo bulunur.Bu logolu etiketler Bakanlık tarafından bastırılır ve sertifikasyon kuruluşu eliyle üreticilere verilir.
Organik tarımda direkt üretime geçmek mümkün değildir.Bir geçiş süreci olması zorunludur.Bu süre tek yıllık bitkilerde 2 yıl Çok yıllık bitkilerde 3 yıldır.Bunlar asgari sürelerdir.Organik üretimde kullanılacak çoğaltım materyalinin de organik olması zorunludur.Üretimde izin verilenler dışında kimyasal kullanılmaz.