Bal arıları, değişen çevre şartları, çevre kirliliği, radyasyon, bazı kimyasal ilaç ve kimyasal maddeler ve genleri değiştirilmiş mısır şerbeti ile beslenmeleri sonucu genetik değişime (mutasyon) uğruyor.
Erciyes Üniversitesi Safiye Çıkrıkçıoğlu Meslek Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sibel Silici, bazı kovanlarda mutasyona uğramış arıların bulunduğunun gözlemlendiğini, bu tür gözlemlerin aslında bir uyarı olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Silici, erkek arıların değişime uğramalarının, ``doğa ve çevre açısından bir alarm`` olarak değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Kayseri`nin Bünyan ilçesinde arıcılık yapan İsmail Ulusoy`un kendisine mutasyona uğramış, sarı gözlü erkek arılar getirdiğini anlatan Silici, bal arılarında erkeklerin göz renginin siyah, mutasyona uğrayan arıların göz renginin ise sarı, pembe ve krem renkli olabildiğini belirterek ``Mutasyona uğrayan arılar, gözleri görmediği ve bazı organları iyi gelişmediği için bir süre sonra beslenemeyip ölürler. Kanat yapıları ve vücut yapıları farklıdır. Arılarda mutasyon sık gözlemlenirse önemli bir sorun var demektir. Arıların yok olmasıyla da ilişikli olarak, bu tür problemleri, radyasyon, küresel ısınma, zararlı tarım ilaçları ve genetiği değiştirilmiş gıda ve mısır şurubu gibi besinler ile ilişiklendirebiliriz. Özellikle genetiği değiştirilmiş mısırdan yapılan şerbetlerin arıların değişime uğramasında etkili olabileceğini düşünüyorum` dedi.
Doç. Dr. Silici ``Çevremizde olup bitenleri anlayabilmemiz için bal
arıları çok iyi bir biyomarkördür (biyolojik işaret). Arılarla ilişkili olan insanların, olayları takip etmesi, önlemlerin alınması açısından önemli olacaktır. Einstein(Bal arıları yok olduktan 4 yıl sonra insanlık biter) diyerek yılLar önce bu tehlikeye dikkat çekmiştir`` diye konuştu.