14-Eylül-2009, 19:00
|
#1 (permalink)
|
Zümrüt Üye
Üyelik tarihi: 08-Haziran-2009 Ad- Soyad: zumrut Bulunduğu yer: Yurt dışı
Mesajlar: 1.249
Teşekkürleri: 1.215
762 mesajına 2.493 kere teşekkür edildi.
| Fanatiklik Nedir?.. Alıntıdır. Psikoloji ve psikanalizin dilinde fanatizmin tanımı, bir düşünceye, bir kitaba, bir lidere, bir gruba katı bir şekilde bağımlı olma ile tanımlanabilecek aidiyet biçimlerini kapsamaktadır. Summers[1], böyle fanatikçe bağlanma ihtiyacının, benliğinin (ego) bir bölümünü atmak pahasına, kendi benliğini çok katı kuralları olan bir grupla, kişiyle, ideolojiyle tanımlanmasının altındaki psikolojiyi hayattaki belirsizliğe karşı kendini savunmak olarak belirlemiş, fanatikçe bağanan grupların ve ideolojilerin bireylerden, kendilerini tamamen gruba adamalarını ve farklı fikirleri olanlara karşı şüpheci olmalarını istediğini vurgulamıştır. Ona göre, hızlı gelişen teknolojinin ve hızla değişen yaşam tarzlarının etkisi altındaki modern çağa ayak uydurmakta zorlanan bazı bireylerin, modernizmle birlikte uyanan bir takım ilkel kaygılara[2] (primitive anxiety) karşı kendi benliklerini bir grubun sarsılmaz derecede katı olan ve ötekileri dışlayan grup-içi yapılanmasına yaslaması kimliklerindeki kırılganlığa işaret etmektedir.
Fanatik zihniyet mutlakiyetçidir. Fanatik gruplar varlıklarını dayandırdıkları bir takım ilkeleri, kuralları ve normları mutlak kabul ederler ve bunların yorumlanmasını, eleştirilmesini, değiştirilmesini yasaklarlar. Esas ilkelerin mutlak, kesin ve değişmez biçimde doğru olduğuna inanırlar. Bu şekilde ya hep ya hiç tarzı “siyah-beyaz” düşünce yapısıyla kendilerini de dünyayı da bölerler (splitting). Bunu yapmalarının ilkel kaygılara karşı koruyucu bir işlevi vardır.[3]
Fanatizmin dünyayı mutlak ve katı bir şekilde “siyah-beyaz” olarak algılamasının psikolojik nedenlerinden en önemlisi psikolojik gelişim sürecinde bireyin kendiliğini “öteki”den ayıramaması ve bireysel sınırını kuramamış olmasıdır. Alıntıdır
Amos Oz, fanatizmi insanlık tarih kadar eski bir olgu olarak görüyor ve kaynağında da “haklılık duygusunun” bulunduğunu söylüyor. Fanatik, kendini her durumda haklı sayıyor ve haklı saydığı için de inançlarında sonuna kadar diretiyor. Sadece inançlarında diretmekle kalmıyor, “kötü” bulduğu herşeyi yok etmek istiyor.
Fanatik, uzlaşma kavramından nefret ediyor. Uzlaşmayı kişiliksizlik, ahlaki çürüme, satılmışlık, teslimiyetçilik, hatta ihanetle bir tutuyor.
Fanatik kişinin gözünde uzlaşma arayışı içinde olanlar “ihanet” içindedirler. Bu yüzden de Amos Oz “hain” sözcüğünü, “değişmek istemeyenlerin değişenlere yakıştırdıkları bir sıfat” olarak tanımlıyor.
Fanatik insan dünyayı sadece kendi ölçülerine göre anlamlandırdığından, beğenmediği herşeyi değiştirmek istiyor. Bu nedenle sürekli olarak herşeyi ve herkesi değiştirmekle iştigal ediyor. Bir tek kendine dokunmuyor, kendini değiştirmek aklının ucundan bile geçmez. Bu yüzden ya “kahramanca” ölüyor ya da komik duruma düşüyor.
Fanatizmin çarelerini de tartışan Amos Oz, kendini başkasının yerine koymanın ve her durumda mizah yeteneğini korumanın faydalı olabileceğini söylüyor. İstediğiniz kadar haklı olun, “olayların ve kendinizin komik bir boyutu olduğunu hiç bir zaman unutmayın” diyor. |
| |