|
FİKİR MEYDANI Merak ettikleriniz, yanlış olduğu iddia edilenler ve karşı teoriler. |
| LinkBack (2) | Seçenekler |
01-Ocak-2010, 17:48 | #24 (permalink) |
Bizim Coğrafya Yöneticisi Üyelik tarihi: 04-Haziran-2009 Ad- Soyad: Mustafa Yıldız
Mesajlar: 4.878
Teşekkürleri: 2.435
1.608 mesajına 9.665 kere teşekkür edildi.
| Biara bende geliyorum ayşenur o taraflara..
__________________ ''Bu topraklar bomboş arsalar değildir, adı Vatandır. Vatan; Dünyada, parası, fiyatı, karşılığı, borsası, piyasası olmayan tek şeyin adıdır.'' Nihat GENÇ Cumhuriyet onurla yaşar! Cumhuriyet bağımsızlıktır, onurumuzdur, dirliğimizdir, bereketimizdir, Nasrettin Hoca'dır, Yunus Emre'dir, bütün bu değerleri çocuklarımıza anlatmaktır. Onur ve şeref kazınmış ve çıkartılmıştır bu topraklardan. Böyle cumhuriyet olacaksa hiç olmasın, yıkılır bir tanesi daha yapılır. Nihat GENÇ[/SIZE] |
01-Ocak-2010, 20:23 | #26 (permalink) |
Bizim Coğrafya Yöneticisi Üyelik tarihi: 04-Haziran-2009 Ad- Soyad: Mustafa Yıldız
Mesajlar: 4.878
Teşekkürleri: 2.435
1.608 mesajına 9.665 kere teşekkür edildi.
|
__________________ ''Bu topraklar bomboş arsalar değildir, adı Vatandır. Vatan; Dünyada, parası, fiyatı, karşılığı, borsası, piyasası olmayan tek şeyin adıdır.'' Nihat GENÇ Cumhuriyet onurla yaşar! Cumhuriyet bağımsızlıktır, onurumuzdur, dirliğimizdir, bereketimizdir, Nasrettin Hoca'dır, Yunus Emre'dir, bütün bu değerleri çocuklarımıza anlatmaktır. Onur ve şeref kazınmış ve çıkartılmıştır bu topraklardan. Böyle cumhuriyet olacaksa hiç olmasın, yıkılır bir tanesi daha yapılır. Nihat GENÇ[/SIZE] |
01-Ocak-2010, 20:26 | #27 (permalink) |
Bizim Coğrafya Yöneticisi Üyelik tarihi: 04-Haziran-2009 Ad- Soyad: Mustafa Yıldız
Mesajlar: 4.878
Teşekkürleri: 2.435
1.608 mesajına 9.665 kere teşekkür edildi.
| Mustafa hocam bu sulak alanlarla ilgili güzel bilgilerin olduğu bir sunum.. 4shared.com - çevrimiçi dosya paylaşımı ve depolama - indir SULAK ALANLAR.ppt
__________________ ''Bu topraklar bomboş arsalar değildir, adı Vatandır. Vatan; Dünyada, parası, fiyatı, karşılığı, borsası, piyasası olmayan tek şeyin adıdır.'' Nihat GENÇ Cumhuriyet onurla yaşar! Cumhuriyet bağımsızlıktır, onurumuzdur, dirliğimizdir, bereketimizdir, Nasrettin Hoca'dır, Yunus Emre'dir, bütün bu değerleri çocuklarımıza anlatmaktır. Onur ve şeref kazınmış ve çıkartılmıştır bu topraklardan. Böyle cumhuriyet olacaksa hiç olmasın, yıkılır bir tanesi daha yapılır. Nihat GENÇ[/SIZE] |
01-Ocak-2010, 20:28 | #28 (permalink) |
Bizim Coğrafya Yöneticisi Üyelik tarihi: 04-Haziran-2009 Ad- Soyad: Mustafa Yıldız
Mesajlar: 4.878
Teşekkürleri: 2.435
1.608 mesajına 9.665 kere teşekkür edildi.
| Doğal Zenginlik Müzeleri Sulak Alanlar / Prof. Dr. Zafer AYVAZ Gerek ekolojik gerekse ticari değeri yüksek, değişik türden binlerce canlının yaşamasına olanak sağlayan sulak alanlar, tropik ormanlarla birlikte yeryüzünün en fazla biyolojik üretim yapan ekosistemleridir ve başka hiçbir ekosistemle karşılaştırılamayacak işlev ve değerlere sahiptir. Bu özellikleri itibarıyla tüm dünyanın doğal zenginlik müzeleri olarak kabul edilmektedirler. Sulak alanlar başta su kuşları olmak üzere çok zengin yaban hayatını barındırmalarının yanısıra bölgenin su rejimini düzenler, iklimini yumuşatır, tortu ve zehirli maddeleri tutarak suyun kalitesini artırırlar. Balıkçılık, avcılık, sazcılık ve turizm faaliyetleriyle bölge ve ülke ekonomisine katkı sağlarlar. Ülkemiz, coğrafi konumu, topoğrafik yapısı ve değişik iklim şartlarının oluşturduğu farklı ekolojik karakterdeki sulak alanlarıyla Avrupa ve Ortadoğu’nun en önemli ülkelerinden biridir. Günlük hayatımızda pek çoğumuzun çok fazla önemsemediği, verimsiz ve atıl alanlar olarak nitelediği, hatta uzun yıllar sıtma hastalığının kaynağı olarak görüldüğü için kuruttuğumuz sulak alanlar; doğal dengenin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasındaki rollerinin anlaşılmasıyla ve ayrıca balıkçılık, sazcılık, turizm gibi faaliyetlerle ülke ekonomisine sağladığı katkılar nedeniyle tüm dünyada korunması öncelikli alanların başında yer almaya başlamıştır. Ülkemizde özellikle 1950’li yıllarda sıtma hastalığını önleme şeklinde başlayan kurutma çalışmaları, tarım toprağı elde etme amacıyla 1990’lı yılların ortasına kadar devam etmiştir. Ancak, kurutmalar sonucu elde edilen arazilerin pek çoğunda istenilen tarımsal üretime erişilememiş; bir kısım arazilerde çoraklaşma ve turbalıkların yanması gibi istenmeyen durumlarla karşılaşılmıştır. Ayrıca, yörenin su rejiminde meydana gelen bozulmalar ve iklimsel değişimlerin yanısıra birçok canlı türünün neslinin tehlikeye düşmesi veya yok olması gibi telafisi mümkün olmayan sorunlar meydana gelmiştir. Türkiye farklı ekolojik karakterdeki zengin sulak alan habitatlarına sahip bir ülkedir. Batı Palearktik bölgedeki 4 ana kuş göç yolundan ikisinin Anadolu üzerinden geçmesi ülkemizdeki sulak alanların önemini daha da arttırmaktadır. Her yıl göçleri sırasında milyonlarca göçmen kuş iki kez ülkemiz üzerinden geçmekte ve Anadolu’daki sulak alanları kullanmaktadır. Yine yüzbinlerce su kuşu düzenli olarak ülkemiz sulak alanlarında kışlamakta ve kuluçkaya yatmaktadır. Türkiye pek çok kuş türünün neslini devam ettirebilmesi için anahtar ülke konumundadır. Bu nedenle Türkiye’deki sulak alanların korunması herhangi bir ülkedekinden daha fazla önem taşımaktadır. Ramsar Sözleşmesi 2 Şubat 1971’ de Iran’ın Ramsar kentinde imzaya açılan "Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi", bilinen adıyla “Ramsar Sözleşmesi”, doğa koruma konusunda düzenlenmiş ilk uluslararası sözleşmedir. Türkiye, Ramsar Sözleşmesi’ne Çevre Bakanlığı’nın kurulmasını takiben başlattığı girişimler sonucu 1994 yılında taraf olmuştur. Ramsar Sözleşmesi Taraflar Konferansında kabul edilen su kuşları ve balık kriterlerine göre yapılan değerlendirmeler sonucu ülkemizde 71 adet uluslararası öneme sahip sulak alan tespit edilmiştir. Ülkemiz, Seyfe Gölü, Sultan Sazlığı, Göksu Deltası, Kuş (Manyas) Gölü ve Burdur Gölünü 1994 yılında; Gediz Deltası, Kızılırmak Deltası, Akyatan Gölü ve Uluabat Gölünü ise 1998 yılında Ramsar Sözleşmesi Listesine dahil ettirmiştir. Türkiye, sözleşmeye taraf olduktan sonra sulak alanların drenajını öngören projeleri programından çıkarmış, ayrıca ekolojik karakterini olumsuz etkileyecek birçok projeyi de revize etmiştir. Sulak Alanlarımız Ne Durumda? Geçmişte uygulanan projeler nedeni ile Ramsar Alanları da dahil olmak üzere pek çok sulak alanda hala problemler yaşanmaktadır. Örneğin sulak alanları besleyen akarsuların barajlarda tutulması, yönlerinin değiştirilmesi veya sistemden su alınması, tarım ve sanayiden kaynaklanan kirlenmeler nedeni ile su kalitesinin bozulması, sediment taşınması, yabancı türlerin sisteme bırakılması, saz yakılması ve kontrolsüz saz kesimi gibi nedenlerle büyük problemler yaşanmaktadır. Bu problemlerin yanı sıra, henüz çok az sayıda alanda yönetim planının hazırlanabilmiş olması, alanları yerinden yönetebilecek mekanizmaların bulunmayışı, kurum ve kuruluşlar arasında iletişim ve işbirliğinin yeterli düzeyde sağlanamaması gibi nedenler koruma çalışmalarında başarıyı engelleyen faktörler arasındadır. 30 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe konan Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği, bu konuda uzun yıllar sıkıntısı çekilen hukuki boşluğu büyük ölçüde doldurmuştur. Özellikle yönetmelikle kurulan "Ulusal Sulak Alan Komisyonu" kurumlar arasında iletişim ve işbirliğinin geliştirilmesi bakımından önemli bir mekanizma olmuştur. 8. Taraflar Konferansı’nda kabul edilen, Ramsar 2003-2008 Strateji Planı da dikkate alınarak ilgili kamu kurum ve kuruluş uzmanlarının katılımı ile hazırlanan "Türkiye’nin 2003-2008 Ulusal Sulak Alan Strateji Planı" son derece önemli bir çalışma olup, sulak alanların korunması ve akılcı kullanımında tüm kurum ve kuruluşlar için rehber olacaktır. Bu tip çalışmaların yeterli olmadığını düşünüyorum çünkü hali hazırda birçok sulak alan işlevselliğini kaybetmiş durumda.Bunlara en güzel örneklerden biri "Sultan Sazlığı"dır. Mühim olan, doğanın doğal dengesini baştan bozmamak, milyonlarca sene evrilmiş bir denge bir kaç senede eski haline gelemiyor ne yazık ki!
__________________ ''Bu topraklar bomboş arsalar değildir, adı Vatandır. Vatan; Dünyada, parası, fiyatı, karşılığı, borsası, piyasası olmayan tek şeyin adıdır.'' Nihat GENÇ Cumhuriyet onurla yaşar! Cumhuriyet bağımsızlıktır, onurumuzdur, dirliğimizdir, bereketimizdir, Nasrettin Hoca'dır, Yunus Emre'dir, bütün bu değerleri çocuklarımıza anlatmaktır. Onur ve şeref kazınmış ve çıkartılmıştır bu topraklardan. Böyle cumhuriyet olacaksa hiç olmasın, yıkılır bir tanesi daha yapılır. Nihat GENÇ[/SIZE] |
01-Ocak-2010, 20:37 | #29 (permalink) |
Bizim Coğrafya Yöneticisi Üyelik tarihi: 04-Haziran-2009 Ad- Soyad: Mustafa Yıldız
Mesajlar: 4.878
Teşekkürleri: 2.435
1.608 mesajına 9.665 kere teşekkür edildi.
| SULAK ALANLAR NEDEN ÖNEMLİDİR? Sahip olduğu biyolojik çeşitlilik nedeniyle dünyanın doğal zenginlik müzeleri olarak kabul edilen sulak alanlar; doğal işlevleri ve ekonomik değerleriyle yeryüzünün en önemli ekosistemleridir. Sulak alanlar, yeraltı sularını besleyerek veya boşaltarak, taban suyunu dengeleyerek, sel sularını depolayarak, taşkınları kontrol ederek, kıyılarda deniz suyunun girişini önleyerek bölgenin su rejimini düzenlerler. Bulundukları yörede nem oranını yükselterek, başta yağış ve sıcaklık olmak üzere yerel iklim elemanları üzerinde olumlu etki yaparlar. Tortu ve zehirli maddeleri alıkoyarak ya da besin maddelerini (azot, fosfor gibi) kullanarak suyu temizlerler. Tropikal ormanlarla birlikte yeryüzünün en fazla biyolojik üretim yapan ekosistemleridir. Başta balıklar ve sukuşları olmak üzere gerek ekolojik değeri, gerekse ticari değeri yüksek, zengin bitki ve hayvan çeşitliliği ile birçok türün yaşamasına olanak sağlarlar. Yüksek bir ekonomik değere sahiptirler. Balıkçılık, tarım ve hayvancılık, saz üretimi, turizm olanaklarıyla bölge ve ülke ekonomisine önemli katkı sağlarlar. DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE SULAK ALANLAR Tarihsel süreç incelendiğinde, ilk insan yerleşimlerinin deltalar, taşkın ovaları, göl ve akarsu kıyıları gibi sulak alanlar olarak tanımlanan yerlerde yoğunlaştığını görmekteyiz. Mısırlılar, Mezopotamyalılar, Çinliler, Hintliler, İnduslar, Aztekler gibi pek çok topluluk binlerce yıl sulak alanlarla iç içe yaşamışlar, her yıl yenilenen verimli taşkın ovalarında tarım ve hayvancılık yapmışlar, sazından, balığına ve kuşuna sulak alanların sağladığı olanaklarla büyük medeniyetler kurmuşlardır. Ta ki 1890’lı yıllarda yüzyıllardır milyonlarca insanın ölümüne yol açan sıtmanın kaynağının sivrisinek olduğunu öğrenene kadar. O tarihten itibaren insanların sulak alanlara bakışı değişmiş, sıtmayı önlemenin tek ve kesin çözümünün bataklıkları kurutmak olduğu varsayılmıştır. Toplumda bu anlayış o kadar benimsenmiştir ki, büyük ve karmaşık problemlere köklü ve kesin çözümleri önerirken “sivrisineği öldürmek yetmez bataklığı kurutmak gerek” deyimi en yaygın kullanılır deyimlerden biri olarak kültürümüzdeki yerini almıştır. Önceleri sadece sıtma hastalığını önlemek için başlayan kurutma çalışmaları, gelişen teknoloji ile birlikte yeni tarım alanları elde etme amacına yönelmiş, sazlık ve bataklıkların yanısıra taşkın ovalarını ve gölleri de kapsayarak artarak devam etmiştir. Bu süreçte, Akdeniz ülkeleri sulak alanlarının %70’ ine yakınını kaybetmiştir. Ancak sulak alanların kurutulması sonucu elde edilen arazilerin pek çoğundan istenilen tarımsal üretime erişilemediği gibi; bir kısım yerlerde de tuzlanma, turbaların yanması, rüzgar erozyonu gibi nedenlerle kısa zamanda verimsizleşmiştir. Ayrıca, yörenin su rejiminde meydana gelen bozulmalar ve iklimsel değişmelerin yanı sıra; bir çok canlı türünün neslinin tehlikeye düşmesi ya da tamamen yok olması gibi telafisi mümkün olmayan sorunlar ortaya çıkmıştır. Bu gelişmelerin ardından sulak alanların önemi tüm dünyada anlaşılmaya başlamış, sivil toplum örgütleri ve diğer doğa koruma kuruluşlarının da etkisiyle pek çok ülkede sulak alanların korunması için bir dizi koruma önlemleri alınmaya başlamış, ekolojik, sosyal ve ekonomik analizlere dayanan sulak alan koruma programları geliştirilmiştir. Ülkelerdeki bu gelişmelere paralel olarak, uluslararası düzeyde de çalışmalar başlatılmış, pek çok hukuksal düzenlemeler yapılmıştır. Bunlardan en önemlisi 1971 yılında İran’ın Ramsar kentinde imzaya açılan ve kısaca Ramsar Sözleşmesi olarak imzaya açıldığı kentin adıyla anılan Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi’dir. Ramsar Sözleşmesi, sadece sulak alanların korunmasını öngören bir sözleşme olmasının yansıra, doğa koruma alanında da imzaya açılmış ilk sözleşmedir. Bu nedenle sözleşmenin dünya doğa koruma hareketi içerisinde de önemli ve ayrıcalıklı bir yeri vardır. Ocak 2004 itibariyle Sözleşmeye 138 ülke taraf olmuştur. Bu ülkeler, toplam alanı 111.884.289 hektar olan 1328 sulak alanı Sözleşme Listesi’ne dahil ettirmişlerdir. Sözleşmeye taraf ülkeler; -Ulusal sulak alan envanterlerini hazırlamayı, ve uluslararası öneme sahip sulak alanlar listesine girecek sulak alanlarını belirlemeyi, bunların korunmasını ve akılcı kullanımını geliştirecek metodları planlayıp uygulamayı, listeye dahil olan herhangi bir sulak alanın ekolojik karakterini olacak değişmeleri "Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği"ne rapor etmeyi, -Sulak alanlar dahilinde doğal rezervler yaratmayı ve bunların korunması için yeterli önlemler almayı, iyi yönetimle uygun sulak alanlarda su kuşları nüfusunu artırmayı, -Araştırmayı ve bilgi alışverişini teşvik etmeyi, sulak alan araştırmaları, yönetimi ve korunması konusunda bilgili personel yetiştirmeyi, -Bir sulak alanın birden fazla akit tarafın topraklarına yayılması veya bir su sisteminin akit taraflarca paylaşılır durumda olması halinde; sözleşmenin getirdiği yükümlülüklerin uygulanmasında birbirlerine danışmayı taahhüt etmişlerdir. Türkiye’de de 1950’li yıllarda tüm dünyada olduğu üzere sıtma hastalığını önlemek üzere başlatılan sulak alanların kurutulması çalışmaları, takibeden yıllarda tarım toprağı elde etme amacına dönüşmüş, bu dönemde toplam alanı 93 582 hektar olan 21 sulak alan tamamen kurutulmuştur. Yine aynı dönemde uluslararası öneme sahip 17 sulak alanda ise taşkın önleme veya su rejimine yapılan müdahaleler nedeniyle toplam 143 956 hektarlık alan geri dönüşü olmayacak şekilde kaybedilmiştir. Türkiye’de kaybedilen sulak alanların miktarı (toplam 236538 ha.) pek çok Avrupa ülkeleriyle karşılaştırıldığında daha küçük gibi görünse de ülkemizdeki sulak alanların hemen tamamında (su rejimine yapılan müdahaleler, kirlenme, aşırı ve yanlış avlanma, yabancı türlerin atılması gibi nedenlerle) ekolojik dengenin büyük ölçüde bozulduğu görülmektedir. Hatta pek çok alanın çok acil önlemler alınmadığı takdirde tamamen kaybedilmesi söz konusudur. 1980’li yıllarda dünyadaki gelişmelere paralel olarak Türkiye’de de sulak alanların korunması konusunda özellikle sivil toplum örgütlerinin çabaları yoğunlaşmış ve kamu kurumları üzerinde oluşturulan baskı sonuçlarını vermeye başlamıştır. Nitekim 1991 yılında Çevre Bakanlığı’nın kurulmasıyla birlikte, Bakanlık bünyesinde bir sulak alanlar birimi oluşturulmuş, 1993 yılında Başbakanlık tarafından “Sulak Alanların Korunması Genelgesi” yayımlanmış ve ilk kez sulak alanların korunması hükümet politikası olarak kabul edilmiştir. 1994 yılında ise Türkiye Ramsar Sözleşmesi’ne taraf olmuş ve akabinde uluslararası öneme sahip sulak alanlardan Manyas Gölü, Burdur Gölü, Sultan Sazlığı, Seyfe Gölü ve Göksu Deltası’nı 1994 yılında, Kızılırmak Deltası, Gediz Deltası, Ulubat Gölü ve Akyatan Lagünü’nü ise 1998 yılında olmak üzere uluslararası öneme sahip sulak alanlarından dokuzunu Ramsar Sözleşmesi’ne dahil ettirmiştir. Bunların toplam alanı 159 300 hektardır. Bu dönemde, özellikle doğa koruma ile ilgili gönüllü kuruluşların çabalarını sulak alanların korunmasına yoğunlaştırması ve kamu kurumları üzerinde baskı oluşturmaları oluşturmaları sonucunda; sulak alanların kaybına neden olabilecek pek çok projenin revize edilmesi, Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği’nin ve 2003-2008 Ulusal Sulak Alan Stratejisi’nin uygulamaya konması, Ulusal Sulak Alan Komisyonu’nun kurulması ve sivil toplum örgütleri ile bilim adamlarının daha etkin bir şekilde karar ve yönetim süreçlerine katılması gibi önemli kazanımlar elde edilmiştir. Ancak, politik, yasal ve kurumsal anlamda elde edilen tüm bu kazanımlara rağmen, Türkiye’deki sulak alanlar hala büyük tehlikelerle karşı karşıyadır ve hala sulak alan kayıpları devam etmektedir. Bunun başlıca nedeni, hala kamuoyunda sulak alanların öneminin yeterince bilinmemesi ve sulak alanların önemsenmemesi, su ve arazi kullanım plan ve programlarını geliştirenler arasında sulak alanların korunması fikrinin yeterince benimsenmemesi ve kabul görmemesi, hala bunlar arasında kurutulan sulak alanlarda yaşanan olumsuzlukların farkında olmayan ve sulak alanların kurutulmasından toplum yararı bulunduğuna inanan önemli bir kitle bulunması ve bu kitle siyasilerden de önemli destek almasıdır. Türkiye Sulak Alanlar Bakımından Avrupa ve Orta Doğu’nun En Önemli Ülkesidir! Türkiye’nin Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları arasındaki geçiş noktası üzerinde bulunması, üç tarafının farklı ekolojik karakterdeki denizlerle çevrili oluşu, deniz seviyesinden 5000 metreyi aşan yükseklik farklılıkları ve bu özellikleri neticesinde ortaya çıkan iklim çeşitliliği, Türkiye’yi sulak alanlar bakımından bulunduğu coğrafyanın en önemli ülkelerinden biri yapmıştır. Batı Palearktik Bölge'deki dört kuş göç yolundan ikisinin Anadolu üzerinden geçmesi Türkiye’nin önemini arttıran bir başka etken olmuştur. Türkiye’de “Ramsar Sözleşmesi Sukuşu ve Balık Özel Kriterleri” ne göre 76 uluslararası öneme sahip sulak alanın bulunduğu belirlenmiştir. Bunların toplam alanı 1 295 546 hektardır. 76 alandan 72’sinin sukuşları, 4’ünün balıklar, 16’ sının ise hem sukuşları hem de balıklar bakımından uluslararası öneme sahiptir. Ramsar Sözleşmesi’nin diğer kriterlerine göreyapılacak değerlendirmelerin de tamamlanmasıyla Türkiye’deki uluslararası öneme sahip sulak alanların sayısı daha da artacaktır.
__________________ ''Bu topraklar bomboş arsalar değildir, adı Vatandır. Vatan; Dünyada, parası, fiyatı, karşılığı, borsası, piyasası olmayan tek şeyin adıdır.'' Nihat GENÇ Cumhuriyet onurla yaşar! Cumhuriyet bağımsızlıktır, onurumuzdur, dirliğimizdir, bereketimizdir, Nasrettin Hoca'dır, Yunus Emre'dir, bütün bu değerleri çocuklarımıza anlatmaktır. Onur ve şeref kazınmış ve çıkartılmıştır bu topraklardan. Böyle cumhuriyet olacaksa hiç olmasın, yıkılır bir tanesi daha yapılır. Nihat GENÇ[/SIZE] |
01-Ocak-2010, 20:39 | #30 (permalink) |
Bizim Coğrafya Yöneticisi Üyelik tarihi: 04-Haziran-2009 Ad- Soyad: Mustafa Yıldız
Mesajlar: 4.878
Teşekkürleri: 2.435
1.608 mesajına 9.665 kere teşekkür edildi.
| TÜRKİYE’NİN ULUSLARARASI ÖNEME SAHİP SULAK ALANLAR LİSTESİ SULAK ALANIN ADI Bulunduğu il/iller ALANI (hektar) KORUMA STATÜSÜ 1 Meriç Deltası Edirne 7000 TKA (2369 ha), DS (Tamamı) 2 İğneada Kırklareli 5399 YHKS, TKA; DS 3 Kocaçay Deltası Bursa 4200 YHKS 4 Gediz Deltası İzmir 14900 YHKS, DS, RA 5 Küçük Menderes Deltası İzmir 1500 YHKS, DS 6 Büyük Menderes Deltası Aydın 9800 MP, DS 7 Güllük Deltası Muğla 1400 - 8 Kızılırmak Deltası Samsun 21700 YHKS, DS, RA 9 Yeşilırmak Deltası Samsun 3000 YKS 10 Göksu Deltası İçel 15000 YHKS, DS, ÖÇKB, RA 11 Tuzla Gölü Adana 2800 YHKS 12 Akyatan Lagünü Adana 14700 YHKS, RA 13 Ağyatan Lagünü Adana 2200 - 14 Yumurtalık Lagünü Adana 16430 TKA;DS 15 Büyük Çekmece Gölü İstanbul 2850 İSR, 16 Küçük Çekmece Gölü İstanbul 1500 - 17 İznik Gölü Bursa 29880 DS 18 Uluabat Gölü Bursa 19900 RA 19 Kuş (Manyas) Gölü Balıkesir 20400 YKS,DS,MP,RA 20 Marmara Gölü Manisa 6800 - 21 Bafa Gölü Aydın, Muğla 12281 DS, TKA 22 Köyceğiz Gölü Muğla 8000 YKS, ÖÇKB 23 Sapanca Gölü Adapazarı, Kocaeli 4700 DS 24 Sarıkum Gölü Sinop 785 TKA, DS 25 Gavur Gölü Kahramanmaraş 1500 - 26 Işıklı Gölü Denizli 7300 - 27 Acı Göl Afyon, Denizli 836 YHKS 28 Yarışlı Gölü Burdur 915 - 29 Burdur Gölü Burdur, Isparta 24800 YHKS, RA 30 Karataş Gölü Burdur 1190 YHKS 31 Eğirdir Gölü Isparta, 47250 İSR, DS 32 Eber gölü Afyon 16800 DS 33 Akşehir Gölü Afyon, Konya 35300 DS 34 Balıkdamı Eskişehir 1470 DS, YHKS 35 Mogan Gölü Ankara 973 ÖÇKKB 36 Samsam Gölü Konya 830 DS 37 Kozanlı Gölü Konya 630 DS 38 Kulu Gölü Konya 860 DS 39 Ereğli Sazlıkları Konya, Karaman 5600 DS, TKA 40 Bolluk Gölü Konya 1150 DS 41 Tersakan Gölü Konya 6400 DS 42 Tuz Gölü Ankara,Konya,Aksaray 260 000 DS, ÖÇKB 43 Çorak Gölü Burdur 1150 - 44 Salda Gölü Burdur 4370 DS, 45 Karamık Sazlığı Afyon 4500 DS 46 Çavuşcu Gölü Konya 1200 DS 47 Uyuz Gölü Konya 15 DS 48 Çöl Gölü Konya 1045 - 49 Tödürge Gölü Sivas 750 - 50 Hazar Gölü Elazığ 7000 51 Palas Gölü Kayseri 2720 DS 52 Sultan Sazlığı Kayseri 17200 YHKS, DS, TKA, RA 53 Seyfe Gölü Kırşehir 10700 DS, TKA, RA 54 Beyşehir Gölü Konya, Isparta 73000 MP,DS 55 Erzurum Ovası Erzurum 3300 56 Sarısu Ovası Ağrı 4800 - 57 Haçlı Gölü Muş 2500 - 58 Bulanık Ovası Muş 8000 - 59 Aktaş Gölü Ardahan 2700 ASB 60 Çıldır Gölü Ardahan 14000 - 61 Kuyucak Gölü Kars 219 YHKS 62 Çalı Gölü Kars 25 - 63 Doğu Beyazıt Sazlığı Ağrı 8750 - 64 Sodalı Gölü Bitlis 1500 - 65 Erçek Gölü Van 9520 - 66 Van Gölü Van, Bitlis 390000 - 67 Yüksekova Sazlığı Hakkari 24900 - 68 Balık Gölü Ağrı 3400 İSR 69 Nemrut Gölü Bitlis 4500 - 70 Demir Köprü Barajı Manisa 5060 - 71 Sarıyar Barajı Ankara 8400 YHKS 72 Hirfanlı Barajı Ankara, Kırşehir 26300 - 73 Yedikır Barajı Amasya 593 YHKS, DS 74 Keban Barajı Elazığ 12500 - 75 Fırtına Deresi *** Rize MP 76 Kara Dere*** Rize - * Değerlendirme uluslararası Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi (Ramsar Sözleşmesi) kriterlerine göre yapılmıştır. ** RS: Ramsar Alanı, DS: Doğal sit, MP: Milli Park, TKA: Tabiatı Koruma Alanı, TP: Tabiat Parkı, HKS. Yaban Hayatı Koruma Sahası, ÖÇKB: Özel Çevre Koruma Bölgesi *** Türkiye’de saptanmış uluslararası öneme sahip akarsu niteliğindeki iki sulak alandır.
__________________ ''Bu topraklar bomboş arsalar değildir, adı Vatandır. Vatan; Dünyada, parası, fiyatı, karşılığı, borsası, piyasası olmayan tek şeyin adıdır.'' Nihat GENÇ Cumhuriyet onurla yaşar! Cumhuriyet bağımsızlıktır, onurumuzdur, dirliğimizdir, bereketimizdir, Nasrettin Hoca'dır, Yunus Emre'dir, bütün bu değerleri çocuklarımıza anlatmaktır. Onur ve şeref kazınmış ve çıkartılmıştır bu topraklardan. Böyle cumhuriyet olacaksa hiç olmasın, yıkılır bir tanesi daha yapılır. Nihat GENÇ[/SIZE] |
Etiketler |
alanlara, alanları, bilgi, ramsar, sulak, İle, İlişkin, İsteği |
LinkBacks (?)
LinkBack to this Thread: https://www.bizimcografya.com/fikir-meydani/4531-ramsar-alanlari-ile-sulak-alanlara-iliskin-bilgi-istegi.html | ||||
Konuyu Başlatan | For | Type | Tarih | Hits |
cografya.org - Sites Linking in - from Alexa | Post #0 | Refback | 20-Nisan-2010 14:01 | 1 |
orhangazi.net - Sites Linking in - from Alexa | Post #0 | Refback | 25-Şubat-2010 10:11 | 1 |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |