![]() |
GDO'lu Tarım Ürünleri Türkiye'de..! ABD Tarım bakanlığı ve ''içine şeytan girmiş şirket'' diye isim takılmış ve genetiği değiştirilmiş tohum (GDO) üretiminin yüzde 71'ini elinde tutan Amerikan firması MONSANTO'nun davetlisi olarak gittiler. Gidiş dönüş uçak biletini, otel masraflarını yemekleri ABD Tarım Bakanlığı ve firma ödedi. 6 Nisan tarihli geziye katılanların listesi: Mv. AKP Özlem MÜFTÜOĞLU Mv. AKP Ali KOYUNCU Mv. CHP Vahap SEÇER Mv. MHP Abdülkadir AKÇAN Yediler, içtiler toplantılarda bilgi edindiler, döndüler.. Ekim ayı sonuna gelindi. Türkiye Tarım Bakanlığı, GDO yönetmeliğini, aniden çıkarıverdi. Türkiye'ye GDO ürünlerinin girişi serbest oldu. Türkiye kendi bitki zenginliğini korumak yerine başkanısın genetiğini değiştirerek bol, kolay ürettiği ürünlere ve tohumlara bağımlılık yaratacak yolu açtı.. |
GDO'LU TARIM ÜRÜNLERİ Değerli basın mensupları; GDO'nun açılımı 'genetiği değiştirilmiş organizmadır'.Tarım,tıp,gıda gibi birçok alanda kullanılmaktadır. GDO'lu bitkilerin tarla denemelerine ilk olarak 1985 yılında başlanmış olsa da, üretime geçilmesi 1996 yı bulmuştur. Halen yapılmakta olan GDO lu tarımın yüzde 99 u ABD, Kanada, Arjantin ve Çin de gerçekleştirilmektedir. GDO lu ürünlerin başında mısır, patates, soya, buğday, pamuk, domates, pirinç ve bazı balık türleri gelmektedir. Şu ana kadar, dünyada ekili alanların 67 milyon hektardan fazlasında GDO lu tarım yapılmaktadır ve her geçen gün yeni tarım alanları eklenmektedir. GDO açlığa çözüm mü? ABDbaşta olmak üzere, GDO lu tarımın yaygınlaşmasını destekleyen ülkeler ve GDO lu tohum üretimi yapan uluslararası şirketler, transgenik tarımın dünyanın hızla artan nüfusunun açlık problemine çözüm olacağı gerekçesiyle savunuyor. Değerli basın mensupları; GDO'lu ürünlerin sahip olduğu riskler şu başlıklar altında sıralanabilir; Alerjenlik: 1996 yılında, Brezilya kestanesinden ve fındığından soya fasulyesine aktarılan geni içeren ürünler, alerji yapması nedeniyle, marketlerden toplatılmıştır. Besin değerinde bozulma: GDO'lu bitkilerde, yeni özellikler kazandırılırken, bitkinin orijinal yapısında bulunan bazı kalite öğelerinde önemli azalmalar olduğu tespit edilmiştir. Örneğin, kalp hastalıklarına ve kansere karşı önemli bir koruyucu madde olan "phytoestrogen" bileşiklerinin, klasiklere oranla, GDO'lu bitkilerde daha az olduğu bilinmektedir. Toksisite: Genetik olarak değiştirilmiş organizmalar, aktarılan yeni gen ürünlerini ve onlardan kaynaklanan sekonder metabolitleri içerdiğinden, potansiyel bir toksisiteye sahiptir.Toprak ve su kirliliği: GDO'lu bitkilerin kalıntılarındaki toksik maddelerin toprağa ve suya geçtiğine ilişkin çok sayıda araştırma sonucu bulunmaktadır. Bu nedenle, toksinlerin diğer organizmaların besin zincirine katılmaları da söz konusudur. Bazı genlerin ürettiği endotoksinlerin toprakta 33 hafta kaldığı belirlenmiştir.Florada değişim: Bitkilere kazandırılan yeni özellikler bu bitkilerin yaşadıkları çevredeki floranın bozulmasına, doğal türlerde genetik çeşitlilik kaybına, ekosistemdeki tür dağılımının ve dengesinin bozularak genetik kaynakları oluşturan yabani türlerin yok olmasına neden olabilecektir. Ülkemizde de durum iç açıcı değildir.Bugün GDO'lu tohumlarla ekimin yaygın yapılması, yasası ve yönetmeliği çıkmış olan "Organik Tarımı" da tehdit etmektedir. TÜRKİYE'de şu anda organik tarımı destekleme kanun ve yönetmeliği varken halen biyogüvenlik kanunu yoktur. Bu sebeple GDO tespiti yapılamıyor! Bu durumda, tohumun, toprağın, suyun temiz tutulabilmesi,GDO'lu yaygın ekimden dolayı risk altındadır. Bu şartlarda, gerçek manada organik tarımdan söz etmek ağırlığını kaybetmektedir. Bir test yapılsa o ürünlerin en az yarısı imha edilecek veya organik diye satılamayacak duruma gelebilir Izleme yok, denetleme yok, ustelik bunu yapabilecek beceri ve donanımda insan ve laboratuar da yok. Etkin bir biyogüvenlik kanunu ve biyogüvenlik kurulu bu anlamda bizim de ilk önceliğimiz olmalıdır.Kurullar Biyologlar,gıda mühendisleri,ziraat mühendislerinden oluşmalıdır.Devletin etkin ve yaygın denetim ve izleme görevi birincildir Bu noktada halen ülkemizde bu testlerin yapılamaması büyük bir risk teşkil etmektedir. Gerek tedarik zinciri, gerekse üretim süreçleri içinde düzenli ve yetkin bir (iç) denetim, atılması gereken ilk adım olarak görülmektedir. Ancak, en ideal koşullarda görevini yapıyor da olsa devletin denetleyici rolü ancak bilgili ve ahlaklı üreticiler, seçme hakkı olan ve hakkını arayan tüketiciler, ve daha da önemlisi konuya hakim, yetkin araştırmacıların varlığında amacına ulaşır. SEZER TOPRAKBİYOLOGLAR BİRLİĞİ DERNEĞİ GENEL BAŞKAN YARD. |
Frankeştayn ürün diyorlar. Yiyeni yavaşça öldürüyor. Çaktırmadan salaklaştırıyor. Belli etmeden aklını alıyor. Usul usul organ hasarı, karaciğer yetmezliği, böbrek kifayetsizliği, kısırlık, erken doğum, düşük, ne varsa insanın başına kendi vücudundan gelebilecek kötü, umarsız hastalık, hepsini bu GDO adı verilen ABD patentli ürünler yapıyor..! NECATİ DOĞRU-VATAN |
Millet olarak ne kadar da hazıra konmaya alışmışız böyle hiç sonumuzun ne olacağını düşünmeden! Ancak, en ideal koşullarda görevini yapıyor da olsa devletin denetleyici rolü ancak bilgili ve ahlaklı üreticiler, seçme hakkı olan ve hakkını arayan tüketiciler, ve daha da önemlisi konuya hakim, yetkin araştırmacıların varlığında amacına ulaşır. Bu cümle herşeyi anlatıyor aslında anlayana! Teşekkürler Tugay hocam... |
Bu ürünün ithalatı yasaktı. Ülkeye girişi cinayetti. Türkiye'ye GDO'yu sokmak ihanetti, ülkenin geleceğini felakete atmaktı. Çünkü Anadolu'nun Allah vergisi doğası, dünyanın en zengin bio-çeşitlilik gösteren toprağıydı. Dünya'da ki toplam 12 bin 500 endemik türün 2 bin 500'ü Türkiye'nin tarlalarında, bağlarında, bahçelerinde, ovalarında, yaylalarında milyonlarca yıllık doğal ayıklanma ile kendiliğinden yüz binlerce yıldır duruyor Avrupa'da 50 ülke var. 50'sinden daha fazla. Afrika'da 53 ülke var. 53'ünden daha fazla. Orta doğu da 18 ülke var. 18'inden daha fazla. Kafkasya'da 5 ülke var ve Kafkasya'nın da 5 ülkesinin doplamından daha fazla endemik bitki türü Anadolu topraklarında doğal olarak mevcut. NECATİ DOĞRU-VATAN |
Türkiye tarımı hançer yedi. İnsanın sağlığı bıçaklandı. Türk insanı kendi topraklarında ki 2 bin 500 endemik bitki çeşidi ile bitki örtüsünü zenginliğe dönüştürmek için çalışmak yerine tembelliğe dönüştürmek için çalışmak yerine tembelliğe, miskinliğe, aptallığa, ithalata mahkum edilerek bağımlılık yaratacak GDO'ya kapı açıldı. NECATİ DOĞRU-VATAN |
''GDO'suz ürünlerin etiketinde ürünün GDO'suz olduğuna dair ifadeler bulunmaz.'' BULUT ARSLAN-YENİÇAĞ |
''Türkiye flora ve faunası için potansiyel bir tehlike oluşturmasını engellemek üzere GDO'nun Türkiye'de yakın akraba ve yabanileri olan türlere ait olmadığını gösterir bilgi ve belgeler istenebilir.'' diye bir de hüküm var. Yani hükümet, GDO'lu ürünlerin Türkiye'ye sokulmasının, ülkenin flora ve faunasını yok edeceğini bile bile bunlara izin veriyor..! BULUT ARSLAN-YENİÇAĞ |
GDO NEDİR? Bir canlının gen diziliminin değiştirilmesi ya da ona kendi doğasında bulunmayan bambaşka bir karakter kazandırılması yoluyla elde edilen canlı organizmalara "Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar", kısaca GDO adı veriliyor. Bir canlıdan diğerine gen aktarımı, bir çeşit kesme,yapıştırma ve çoğaltma işlemi olup, genetik mühendisleri tarafından uygulanıyor. Aktarılacak gen önce bulunduğucanlının DNA sından kesilerek çıkarılıyor.Sonra vektör adı verilen taşıyıcı virüs ile bu gen DNA molekülüne yapıştırılıyor. Frankeştayn Gıda olarak da nitelenen GDO'lar bugün kolera bakterisi geni taşıyan yonca, akrep geni taşıyan pamuk, tavuk genli patates,balık genli domates gibi gıdalar şeklinde karşımıza çıkıyor. İnsanlık bugün doğal çeşitliliğe zarar vererek tür zenginliğinin yok olmasına yol açan GDO ların çeşitli yollardan yayılarak yeni Frankeştaynlar yaratma tehlikesiyle karşı karşıya. |
GDO ÜRÜNLERİ SAĞLIĞIMIZI NASIL ETKİLER? GDO'lu ürünlerin temel sakıncalarından biri de insan sağlığına karşı olumsuz etkileri. Uzmanlara göre, sağlık riskleri şunlar; antibiyotiklere karşı dayanıklılık oluşması, gıda olarak kullanımda insan ve hayvanda toksik ya da allerjik etki yapması, doğrudan alım durumunda insan ve hayvan bünyesindeki mikroorganizmalarla birleşme ihtimali. GDO'lu ürünlerin oluşturduğu sağlık risklerini doğrulayan bilimsel araştırmalara her geçen gün bir yenisi daha ekleniyor. Örneğin, Brezilya fındığının bir genine sahip olan transgenik soya fasulyesi, fındığa alerjisi olanlarda alerjiye neden oluyor. Rowett Enstitüsü'nde çalışan Arpad Pusztaria'nın son deneyleri GDO'larla ilgili yeni kuşkular ortaya çıkardı. Sözü edilen çalışmada, genetik yapısı değiştirilmiş patateslerin fareler için toksik olduğu, bağışıklık sisteminde bozukluklar, viral enfeksiyonlar gibi birçok etkileri olduğu ortaya çıktı. Genetiği değiştirilmemiş patateslerle beslenen fareler gayet sağlıklıydı. Sonraki deneyler toksikliğin gen transferi yöntemiyle ilgili olduğunu ortaya çıkardı. Bir başka deney, besinler yoluyla aldığımız yabancı DNA'nın hücrelerimize taşınabileceğini ortaya çıkardı. Yakın zamana kadar DNA'nın bağırsaklarımızda sindirilebileceği düşünülüyordu. Ancak deneyler durumun aksini kanıtladı. Bakteriyel bir virüsün DNA'larıyla beslenen farelerde bağırsak boyunca yaşayabilen ve kana karışabilen büyük virüs DNA'sı parçaları bulundu. Alınan DNA'lar lökositlerde, dalak ve karaciğer hücrelerinde de görüldü ve virüs DNA'sının fare genomuna yerleştiği kanıtlandı. Hamile farelere yedirilen virüs DNA'sı, ceninin ve yeni doğmuş yavruların hücrelerine geçtiği de belirlendi. Radikal |
‘800 ÇEŞİT GDO’LU ÜRÜN MASAMIZA GELİYOR’ Günaydın Türkiye`de kapıların GDO`ya zaten açık olduğunu söyleyerek, şunları dile getirdi: `GDO`lu üretimin yüzde 99`unu ABD, Arjantin, Kanada ve Çin yapıyor. Türkiye, GDO`lu üretimin yüzde 90`ından fazlasını oluşturan 4 ana üründe, yani pamuk, soya, kanola ve mısırda ithalat yapıyor. İthalatın yapıldığı ülkeler de ABD ve Arjantin. Türkiye`de ithalatçı bir firma `ithal ettiğim hammaddede GDO yok` derse bu beyan yeterli sayılıyor. Türkiye`ye 2003`te 1.8 milyon ton mısır, 900 bin ton soya girdi. 2005`te bu rakam 1.2 milyon tona çıktı. Bunlar ABD ve Arjantin`den geldi. Bugün mısırdan ve soyadan üretilen 800 çeşit GDO barındıran ürün tüketici sofrasına giriyor. Bisküvi, kraker, puding, bitkisel yağ, bebek maması, çikolata ve gofret gibi pek çok gıda ürününde GDO olmasına rağmen, tüketicinin bundan haberi olmuyor.` mynet.com |
Frankeştayn Peki, “Milletim öyle istiyor, açılım yapıyorum” diyen arkadaşlardan biri, bana izah edebilir mi lütfen, “genetiği değiştirilmiş organizma açılımı”nı niye yapıyoruz? * Ortalık toz dumanken... Ahali, PKK'lıların memlekete gelişiyle meşgulken, dikkatler darbe marbe iddialarına yoğunlaşmışken, ana-babalar domuz gribi endişesine kafa yorarken... Kaşla göz arasında, TBMM'yi bypass ederek, şak diye yönetmelik çıkardılar... Ve, “genetiği değiştirilmiş organizma”ların ithalatını serbest bıraktılar. * Hangi millet istiyor bunu? * Her numaraya “Milletim öyle istiyor” diyorsunuz da... Mesela, genetiği değiştirilmiş domates istiyorum diyen Kürt var mı Türkiye'de? Genetiği değiştirilmiş çikolata istiyorum diyen Laz? Çocuğuma genetiği değiştirilmiş patates cipsi yedirmek istiyorum diyen Türk var mı aramızda? Kim istiyor bu işi kardeşim? Kim? * Genetiği değiştirilmiş organizma, eğer angutsan, entel bi sıfat gibi geliyor kulağa, bilimsel gibi duruyor... Aslında “frankeştayn gıda” onların adı! * Çünkü, normal yollardan insan evladı doğurmak varken; birinin kulağını birinin kafasına, birinin burnunu öbürünün suratına takmak gibi bi şey... * Kabaca anlatırsak, dayanıklı olsun diye balık genini domatese, bakteriyi patatese monte ediyorlar... Sonradan tonla para verip ilaçlama yapılacağına, haşere ilacını daha tohumundan mısır genine kakalıyorlar. Sinek yuttuğu için böcek ilacı içen süper zekâ vatandaşımız gibi yani... Sevgili halkımız, adında domuz var diye, domuz gribi aşısı caiz mi diye soruyor ama, belki domuz genini soya fasulyesinde yiyor, haberi yok... * Peki, niye yapıyorlar bunu? “Açlığı önlemek için” diyorlar... İnsanoğluna gıda yetişmiyormuş, böylece verimi arttırıyorlarmış... Raf ömrünü uzatıyorlarmış. * İyi de birader... Buğday mı yetişmiyor bu ülkede? Pancar mı eksik? Pirinç mi yok? Yanlışlıkla elinden düşürsen, fışkırmıyor mu topraktan? Şapşal politikalar yüzünden, fazla geldiği için, para etmediği için, mahsulümüzü yakarken, derelere dökerken, hangi açlık? * Allah'ın bu millete lüftu Anadolu'da, şu ürün yetişmiyor, o yüzden genetiği değiştirilmiş organizmaya ihtiyaç var, denebilir mi, utanmadan? * Üstelik, sadece sebze-meyve değil hadise... O sebze-meyvelerle yapılan, bin küsur üründe var bu genetiği değiştirilmiş organizma... Çikolatadan cipse, meşrubattan ketçapa... Şeker ayaklarıyla, baklavada bile kullanıyorlar... Bebek mamasında var! * Yersen ne oluyor? Avrupa'da resmen kanıtladılar; bağışıklık sistemini çökertiyor, kansere yol açıyor, kan yapısını bozuyor, sindirim sistemini harap ediyor, karaciğeri haşat ediyor, erken doğuma-kısırlığa sebep oluyor... Antibiyotik şırınga ettikleri için, farkında olmadan bağışıklık kazanıyorsun, hastalandığında antibiyotik alıyorsun, havagazı. * İsviçre sokmuyor, Yunanistan sokmuyor, o beğenmediğin Sarkozy “Bunları Fransa'ya sokanı oyarım” diye yasa çıkardı... Burası dingonun ahırı mı? * Aman yemeyelim dersen, nasıl yemeyeceksin? Nasıl ayırt edeceksin? Koklasan aynı, ellesen aynı, tatsan aynı, laboratuvara götürüp analiz ettirecek değilsin... Nereden anlayabilirsin? Etiketinden... Etiketin üzerinde “Bu üründe genetiği değiştirilmiş organizma var” yazmalı ki, bakıp anlayabilesin, di mi? Şimdi sıkı durun... * Bunların memlekete girişine izin veren yönetmelik diyor ki, “Etiketlere genetiği değiştirilmiş organizma içermez yazılamaz!” * Efendim? Yazılamaz! * “İsteyen yemesin, baksın etikete görsün” diyeceklerine... “Etikete baksın, görmesin” diyorlar! İlla yedirecek. * Tekrar soruyorum: Her numaraya “Milletim öyle istiyor” diyorsunuz da, bu açılımı hangi millet istiyor? Türk mü, Kürt mü, Rum mu, Ermeni mi, Laz mı? Bunu bu millete niye yapıyorsunuz? YILMAZ ÖZDİL-HÜRRİYET |
GDO ile ilgili bütün insiyatif bu ürünlerin ticaretini yapanlara veriliyor.. ARSLAN BULUT-YENİÇAĞ |
Frankenstein ürünler olarak da adlandırılan Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların Türkiye’ye girişi serbest bırakıldı. Musa Kart / Cumhuriyet |
|
Teşekkür ederim Tugay Hocam bilgilendirmeniz için sağolun,bunların yaptıkları için ancak ellerine sağlık denilebilir(?)Necat Doğru yazmıştı Vatan'da Anadolu'nun tüm yılan ve çıyanları sizi soksun diye bu konu için.. |
''Tarım ürünlerinin üzerine GDO'lu yada GDO'suz diye yazmak anlamsız, o halde tüm tarım ürünlerine kart çıkaralım, özelliklerini üzerine yazalım..'' Prof.Dr.Vahit KİRİŞÇİ Akp Adana Mv. TBMM Tarım Kom.Baş. |
GDO‘YA HAYIR PLATFORMU GDO‘YA HAYIR PLATFORMU BİLEŞENLERİ -TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası -TMMOB Çevre Mühendisleri Odası -TMMOB Peyzaj Mimarları Odası -TMMOB Mimarlar Odası -TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Marmara Bölge Şubesi -TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi -Türk Tabibler Birliği -Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) -Tüketici Örgütleri Federasyonu (TÖF) -Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) -Tüketici Hakları Derneği -Tüketici Bilincini Geliştirme Derneği -Çiftçi-SEN -Ekoloji Kollektifi -DOĞADER -EKODER -KESK Tarım Orkam-Sen -Nilüfer Yerel Gündem 21 -Gemlik Yaşam Atölyesi Derneği -İçanadolu Çevre Platformu (İÇAÇEP) -Marmara Çevre Platformu (MARÇEP) -Ege Çevre Platformu (EGEÇEP) -Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi -Gürsel Tonbul Çiftlik İşletmeleri -İmece Evi İmece Ekoköyü Dogal Yasam ve Ekolojik Çözümler Derneği -Imece Ekoköyü Kooperatif Girişimi -Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği -Muratpaşa Dostları Derneği -Konyaaltı Dostları Derneği -Kibele Ekolojik Yaşam Kooperatifi -PDA Pembe Domates Ağı -Akçaeniş Köyü Çevre Kültür Kalkınma ve Dayanışma Derneği -Kirazlı Ekolojik Yaşam Derneği -Bornova Sivil Toplum Platformu (BORPLAT) -Greenpeace Türkiye -Sinop Çevre Dostları Derneği -Doğu Akdeniz Çevre Bileşenleri -Yeni İnsan Yayınevi -Buğday Derneği -Slowfood Yağmur Böreği Birliği -Slowfood Fikir sahibi Damaklar Birliği -Slow Food Gençlik Gida Hareketi -Slow Food Ankara Birliği -Slow Food Kars Birligi -Boğatepe Çevre Yaşam Derneği -Aromaterapi Derneği (AROMADER) |
GDO‘YA HAYIR PLATFORMU GDO‘YA HAYIR PLATFORMU BİLEŞENLERİ -TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası -TMMOB Çevre Mühendisleri Odası -TMMOB Peyzaj Mimarları Odası -TMMOB Mimarlar Odası -TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Marmara Bölge Şubesi -TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi -Türk Tabibler Birliği -Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) -Tüketici Örgütleri Federasyonu (TÖF) -Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) -Tüketici Hakları Derneği -Tüketici Bilincini Geliştirme Derneği -Çiftçi-SEN -Ekoloji Kollektifi -DOĞADER -EKODER -KESK Tarım Orkam-Sen -Nilüfer Yerel Gündem 21 -Gemlik Yaşam Atölyesi Derneği -İçanadolu Çevre Platformu (İÇAÇEP) -Marmara Çevre Platformu (MARÇEP) -Ege Çevre Platformu (EGEÇEP) -Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi -Gürsel Tonbul Çiftlik İşletmeleri -İmece Evi İmece Ekoköyü Dogal Yasam ve Ekolojik Çözümler Derneği -Imece Ekoköyü Kooperatif Girişimi -Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği -Muratpaşa Dostları Derneği -Konyaaltı Dostları Derneği -Kibele Ekolojik Yaşam Kooperatifi -PDA Pembe Domates Ağı -Akçaeniş Köyü Çevre Kültür Kalkınma ve Dayanışma Derneği -Kirazlı Ekolojik Yaşam Derneği -Bornova Sivil Toplum Platformu (BORPLAT) -Greenpeace Türkiye -Sinop Çevre Dostları Derneği -Doğu Akdeniz Çevre Bileşenleri -Yeni İnsan Yayınevi -Buğday Derneği -Slowfood Yağmur Böreği Birliği -Slowfood Fikir sahibi Damaklar Birliği -Slow Food Gençlik Gida Hareketi -Slow Food Ankara Birliği -Slow Food Kars Birligi -Boğatepe Çevre Yaşam Derneği -Aromaterapi Derneği (AROMADER) |
Alıntı:
|
ADANA ÇİFTÇİLERİN GDO'LU TARIM İSTEĞİ, TARTIŞMALAR ALEVLENDİRDİ İnsan sağlığı üzerinde zararlı etkileri olduğu gerekçesiyle dünya genelinde pek çok ülkede üretimi yasaklanan GDO‘lu ürünlerin Türkiye‘de üretilmesi için yeşil ışık yakıldı. Geçtiğimiz hafta Tarım Bakanı Mehdi Eker‘in de katılımıyla Adana‘da düzenlenen bir toplantı ile bölge çiftçisinin GDO‘lu tarım ürünleri üretimine talip olduğunu açıklayan Adana Çiftçiler Birliği‘ne Ziraat Mühendisleri Odası tepki gösterdi. GDO‘nun girdi maliyetlerini yüzde 50‘ye yakın azalttığını vurgulayan Adanalı üreticiler, piyasada yüksek rekabet gücü sağlayan GDO ile üretime geçmek istediklerini dile getirdiler. Toplantıyı eleştiren Ziraat Mühendisleri Odası ise Adana‘da yeni bir toplantı düzenleyerek GDO‘nun zararlarını anlatmak için kolları sıvadı. Ziraat Mühendisleri Odası 23 şubatta toplantı yapmaya hazırlanıyor. "Çiftçinin bundan haberi yok GDO‘yu toprak ağaları istiyor" Yapılan toplantıyı eleştiren Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın,"Bu tamaman bir kulis çalışmasıdır. Yapılan toplantıya ağalar ve yandaşları katıldı. Adana‘da aklıbaşında GDO‘nun ne olduğunu bilen birçok çiftçi var. Amerika‘da GDO ‘lu üretim yapılmasına rağnem verimlilik Türkiye‘den çok değil" dedi. Adana Üreticiler Birliği‘nin yaptığı toplantıların ardından ziraat mühendislerinin de Adana‘da bu konu ile ilgili halkı bilinçlerme toplantıları yapacağını ifade eden Günaydın, "Bizde 23 şubat günü Adana Mühendisler Odasında GDO ile ilgili bir toplantı organize ediyoruz. GDO‘yu savunanları da oraya davet ettik. Kar için kendi çoçuklarını bile zehirlemeyi göze alanları tekrar uyarmak istiyoruz" dedi. Teknolojide ilerleyen ülkeler GDO‘yu kullanıyor Çevreye ve insan sağlığına önem veren ülkelerin bile GDO ‘yu kullandığını ifade eden Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Cumali Doğru ise "Teknolojik olarak ilerle miş birçok ülke bu tohumları kullanarak üretim yapıyor. Hatta tohumların da kendileri yetiştiriyor. Hatta komşumuz İran bile kullanırken biz hala bekliyoruz. Tohumu gidip Arjantin‘den alıyoruz çünkü üniversitelerde araştırma geliştirme çalışmaları bir türlü bitmiyor. 10 yıldır GDO araştırması yapılıyor ama daha bir arpa boyu yol alamadık biz artık 2‘nci olmak istemiyoruz bu yarışta öne geçmemiz gerekiyor yoksa tasfiye ediliriz" dedi. Cumali Doğru‘nun iddialarına cevap veren Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker ise araştırmanın halen devam ettiğini ancak 10 yıl gibi bir sürenin bu tip çalışmalar için uzun bir süre olmadığını vurguladı. Eker, " Üniversitelerimiz bu alanda çalışmalarına devam ediyor ancak iddia edildiği gibi belirtilen süre bu kadar kritik olan bir bilimse l çalışma için uzun sayılmaz. Bunun örnekleri var. Mesela Amerika 14 yıllık deneme sürecinden sonra GDO kullanmaya başladı" dedi. Pilot bölge Çukurova seçilip üretim buradan başlanabilir Çorat Ziraat ve Makine Limited Şirketi Yetkilisi Oana Çorat, çiftçilerin GDO tohumlarla tarım yapması için öncelikle eğitime ihtiyaçları olduğunu ifade etti Çorat, İnsanların korkularını anlıyoruz. Ama bu tohumlara Amerika‘da da başka ülkelerle de gerekli kontroller yapılarak ekildi. Sonuç olarak her çiftçiye bu ürün verilmeyecek öncelikle çiftçiye bu tohumların özellikleri hakkında bilgi verilecek ve ondan sonra üretime geçilecek" dedi. GDO‘lu tohumların sadece ihtiyaç doğrultusunda seçilecek özel alanlarda ekilme si gerektiğine dikkat çeken Çorat, "Mesela Çukurova pilot bölge seçilmeli çünkü son dönemde yabancı ot ve haşere yüzünden ciddi sıkıntılar yaşıyoruz" dedi. leyen Karakucak, "Bu ürünleri zaten ithal ediyoruz neden üretmeyelim" dedi. |
'GDO'lu ürün yemiyorum demek mümkün olmayacak' 02/11/2009 12:44 Resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren GDO yönetmeliğine karşı tepki büyüyor. Uzmanlar yasa çıkmadan çıkan yönetmeliğin zararları kamuoyunca henüz bilinmeyen GDO'yu tartışılmadan meşrulaştırdığını belirtirken, 'GDO'suz' ibaresinin yasaklanmasının ise ekolojik tarım yapmayı imkansız hale getireceğini vurguluyor. GDO'lu ürünlerin oluşturduğu sağlık risklerini doğrulayan bilimsel araştırmalara ise her geçen gün bir yenisi daha ekleniyor RADİKAL |
Ziraat Mühendisleri Odası (ZDO) Türkiye’ye getirilmek üzere Arjantin’den yola çıkan GDO’lu soya yüklü gemi haberlerinin ardından yaptığı açıklamada Türkiye’ye, ABD ve Arjantin’de üretilen GDO’lu ürünlerin girdiği belirtilerek, bunların bebek maması da dahil olmak üzere Türkiye’de marketlerde satılan bir çok işlenmiş ürünün hammaddesini oluşturduğu belirtildi. EKOLOJİK YAŞAM KAPISI |
Özelikle GDO’lu soya ve mısır, geniş bir ürün yelpazesindeki gıda larda yer alıyor; Sucuk, salam, sosis gibi kırmızı etin kullanıldığı ürünleri Fındık-fısık ezmesi Çikolatalı ürünler Hazır çorbalar GDO’lu mısırlardan elde edilen katkı maddeleri de pek çok gıda ürününde kullanılıyor. MYNET.COM |
Tarım Bakanı Eker: GDO'lu ürün yemem Genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) ile ilgili tartışmalar gün geçtikçe büyüyor. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker de bu konuda önemli açıklamalarda bulundu. Tabiata müdahaleyi doğru bulmadığını dile getiren Eker, "Ben GDO'lu ürün yemem." dedi. ZAMAN GAZETESİ |
Aysel ALP/ANKARA 6 Kasım 2009 Tüketici Hakları Derneği’nden eylem hazırlığı. Dernek, Pazar günü Başkent’te Genetiği Değiştirilmiş Organizmalardan (GDO) yapılmış yüzlerce ürünün tanıtıldığı bir sergi açacak. Ardından ürünler görsel bir törenle imha edilecek. 8 Kasım Pazar günü Ankara Güvenpark’taki anıt önünde yapılacak eylemde, GDO’lu ürünler tanıtılarak, tüketicilere ‘bu ürünleri tüketmeyin’ çağrısı yapılacak. Ürünlerin insan sağlığı için sakıncaları anlatılacak. Tarım Bakanlığı’nın 26 Ekim’de yayınladığı yönetmelik, GDO’lu ürünlerle ilgili tartışmaları yeniden gündeme taşımıştı. Yönetmelik, yüzde 0.9’un üzerinde GDO içeren ürünlere etiket zorunluluğu getirirken, bu oranın altındakilerde zorunluluk bulunmuyor. Ancak GDO’suz bir ürüne “Bu ürün GDO’lu değildir” etiketi koyulmasını yasaklıyor. Tarım Bakanlığı, yönetmelikle GDO’lu ürünler piyasasına kurallar getirdiklerini savunurken; Sağlık-Sen yönetmeliğin iptali için Danıştay’a başvurdu. HÜRRİYET GAZETESİ |
7 Kasım 2009 18:30 Tarım Bakanı Mehdi Eker GDO'lu ürünlerle ilgili "Türkiye'deki ürünler için endişelenmeyin" dedi Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, GDO ürünlerle ilgili ''Ben vatandaşlarıma Türkiye'de yetiştirilen tüm sebze ve meyveyi ve tüm tarımsal ürünleri gönül rahatlığıyla tüketmelerini öneriyorum. Hiç endişe etmelerine gerek yok'' dedi. Recep BOLAT / AHT |
tamamen insan sağlığını ve milletleri yok eden çoğu ülke tarafından yasaklanmış bir ürün.. |
GDO'YA NEDEN KARŞI ÇIKILIYOR? 1) Yaşam patentlenemez: İnsanlık tarihinde ilk kez canlılar üzerinde mülkiyet hakkı elde edilmektedir. Bir biyoteknoloji şirketi herhangi bir canlıya ait bir genin işlevini açığa çıkardığı zaman o gen üzerinde mülkiyet elde etmektedir. Oysa patent hakkı, yenilik getiren sınaî buluşlara verilmektedir. Hiçbir kişi ya da kuruluş kendini yeniden üretebilen ve milyarlarca yıl yaşayabilen bir canlı organizma üzerinde mülkiyet sahibi olamaz. Bunun adı biyolojik korsanlıktır. Biyolojik korsanlığın amacı; çok uluslu şirketlerin yüzyılımızın yeşil altını olarak gördükleri gen kaynaklarını sömürmesi, üçüncü dünya ülkelerinin biyolojik zenginliğinin gelişmiş ülkelere transfer edilmesidir. 2) Sağlık riskleri: GDO'lu üretim insan sağlığı için ciddi riskler taşımaktadır. Kolera bakterisi taşıyan yonca, akrep geni taşıyan pamuk, tavuk geni taşıyan patates, balık geni domates gibi Frankeştaynlar gıda olarak soframıza getirilmeye çalışılıyor. 3) Biyoçeşitliliğe tehdit: GDO'lu tarım, kendi dışındaki tarım şekillerini, özellikle ekolojik tarımı tehdit eden totaliter bir tekniktir. GDO'lar 5–10 km'lik bir alana yayılmakta, komşu tarla ya da köylerdeki geleneksel ekinin ya da orman bitkileri gibi yabani türlerin genetiğini değiştirme tehlikesi doğurmaktadır. Milyonlarca yılda oluşan türler 5–10 yıllık bir sürede yok olmakta ve yeni oluşan deli bitki türleri ortaya çıkabilmektedir. 4) Tarımda bağımlılık: Tarım toplumlarının varoluşundan bu yana, üretim yapan çiftçi ektiği üründen bir sonraki ekimde kullanmak üzere tohumluk ayırır. Böylece kuşaktan kuşağa geçen bu sağlıklı tohumlar binlerce yıllık genetik yapıyı korur, geliştirir. GDO'lu tohum ise çiftçiyi her ekimde yeniden tohum satın almak zorunda bırakmaktadır. Temel girdileri, enerji, gübre, ilaç ve tohum olan ülkemiz çiftçisi sürekli tohum satın almak zorunda bırakılarak çok uluslu tohum şirketlerine bağımlı hale getirilmek istenmektedir. GDO'lu tohum kullanan çiftçi daha fazla tarım ilacı kullanmak zorunda kalmaktadır. ABD'li köylüler bugün düşük verim nedeniyle GDO tüccarlarına davalar açmaktadır. ALANYA GAZETESİ |
Din ve Etik Bakımından Konunun Sorgulanması: Müslümanlar ve Museviler domuz eti ve türevlerini tüketmedikleri için domuz geni karıştırılmış ürünlerden de yemek istemeyeceklerdir. Ayrıca Müslümanlar bazı böcek ve hayvan genlerinin kullanıldığı ürünlere karşı da rezerv koyacaklardır. Aynı şekilde vejeteryanlar ise hayvansal gen içeren tüm bitkisel ürünleri tüketmek istemeyecektir. Bu durumda GDO’lu ürünlerin etiketlerinde gerekli bilgilerin doğru ve açık bir şekilde verilmesi bir insanlık görevi olarak ortaya çıkmaktadır. BASINDAN.. |
Danıştay'dan GDO freni Danıştay 10. ve 13. Daireleri Müşterek Heyeti, Genetiği Değiştirilmiş Organizma içeren ürünlerle ilgili yönetmeliğin bazı maddelerinin yürütmesini durdurdu. Danıştay'dan GDO freni - Mynet Haber |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 23:11. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by BizimCografya.com® Copyright ©2008 - 2011, Baylas