|
GENEL Her konuda yazıp çizebileceğiniz bölümümüz. |
| LinkBack | Seçenekler |
16-Ocak-2010, 22:10 | #1 (permalink) |
Zümrüt Üye Üyelik tarihi: 08-Haziran-2009 Ad- Soyad: zumrut Bulunduğu yer: Yurt dışı
Mesajlar: 1.249
Teşekkürleri: 1.215
762 mesajına 2.493 kere teşekkür edildi.
| İnsanın Gizemli İç Dünyasından Bir Çığlık.. ‘Çığlık’ günışığıyla buluştuİ.Ü. Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniği’nde, 1957-1992 yılları arasında yatan hastalar tarafından yapılmış olan ‘olağanüstü’ resimler, 8-21 Nisan 2004 tarihleri arasında Borusan Oto İstinye’de sergileniyor. İstanbul NTV-MSNBC 8 Nisan 2004 — ‘Çığlığın Işıkla Buluşması’ başlığı altında, hastalar tarafından yapılmış olan resimlerin sergilemesi, Asım Kocabıyık Kültür Eğitim Vakfı’nın katkılarıyla mümkün oldu. Bu ‘olağanüstü’ resimler, İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Olcay Yazıcı yönetiminde sürdürülen ‘Çığlığın Işıkla Buluşması Projesi’ ile gün ışığına çıkıyor. 1957-1992 yılları arasında Klinik’te tedavi gören hastaların acılarını, duygularını ve hastalıklarını çarpıcı biçimde dışa vurdukları bu etkileyici eserler, 8 - 21 Nisan 2004 tarihleri arasında Borusan Oto İstinye’de toplumun ve sanatseverlerin ilgisine sunulacak. ‘Çığlığın Işıkla Buluşması’ sergisi toplumun psikiyatri hastalarına bakış açısını değiştirmeyi, sanatla tanı ve tedavi yöntemini yeniden gündeme getirmeyi amaçlıyor. Gün ışığına çıkarılan binden fazla resmin yaklaşık yüz tanesi sergilenirken, hasta resimlerinden seçilmiş örnekleri içeren ‘Çığlığın Işıkla Buluşması’ adlı kitabın da tanıtımı yapılacak. İnsanın gizemli iç dünyasının bir çığlık şeklinde yükselip renk ve biçime dönüştüğü bu yapıtlar, daha sonra da başka sergilerde toplum ve sanatseverlerle buluşmaya devam edecek. PSİKOPATOLOJİK SANAT ESERLERİ İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniği’nin depolarından bir ‘hazine’ çıktı. 1950’lerin sonlarından itibaren klinikte yatan hastaların yaptığı resimler, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın ender koleksiyonlarından biri olarak, sanat ve tıp dünyasına kazandırıldı. Binlerce resim ... Üstelik çoğu, ‘rahatlıkla bir modern sanat müzesine girebilir’ denilebilecek resimler... Kimisi ressamken ‘delirip’ kliniğe ‘kapatılmış’, kimi boya ve tualle ilk kez orada karşılaşmış insanların ışığa çıkardıkları iç dünyaları... Depresyonun, ölümün, yalnızlığın, içimizdeki canavarların, korkularımızın, rüyalarımızın görüntüleri... Psikiyatride bir yöntem olarak kullanılan sanat; sanatta hep tartışılagelen ‘deli’ ve ‘normal’ ayrımları... Çok şey anlatan, gerçek bir hazine... PSİKİYATRİ KLİNİĞİ’NDEN 500 RESİMLİ SANAT GALERİSİ’NE Odasının duvarındaki bir boşluğa, anlamlı olur diye hastaların yaptığı resimlerden birini koymaya karar veren ve böylece bu hazineyi ortaya çıkaran Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Olcay Yazıcı, ilk karşılaşmasının üzerinden bir yıl geçmiş olmasına rağmen, resimlerin büyüsünden kurtulabilmiş değil. Borusan Oto’nun sponsor olmasıyla, Psikiyatri Kliniği, duvarlarına asılan 500 resimle, bir sanat galerisine dönüşmüş. Resimlerin bir kısmından ve konuya ilişkin yazılardan oluşan ‘Çığlığın Işıkla Buluşması’ adlı kitap da piyasaya çıkmak üzere. PSİKİYATRİ KLİNİĞİ’NDE BİR RESİM ATÖLYESİ İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniği, Türkiye’de başka hiçbir klinikte olmayan; hatta dünyada da çok az örneği olan bir şeye sahipti: Prof. Kazım Dağyolu tarafından kurulmuş, psikiyatr Süleyman Velioğlu tarafından yıllarca yönetilmiş bir resim atölyesi! Asıl adıyla, Psikopatolojik Sanat Laboratuarı ... 1957’de kurulan laboratuvarda, klinikte kalan hastalar 35 yıl boyunca resim yapmış, resimler kiminin hastalığının teşhisinde, sürecinin incelenmesinde, kiminin tedavisinde rol oynamıştı. Ancak Prof. Velioğlu’nun ölümünden sonra resimle bu kadar haşır neşir başka bir psikiyatr ortaya çıkmadığı için, laboratuar kapanmış. DAHA İLK RESİMLERLE ‘BÜYÜ’ BAŞLADI Geçtiğimiz yıl, Prof.Dr. Olcay Yazıcı, duvardaki boşluğu doldurmak için bir resim seçmek üzere depoya indi . Dolabı açtı, rastgele bir tomarı çekerek masaya taşıdı. Ve daha ilk resimleri çevirirken ‘büyü’ başladı. Her resimde, kimi artık yaşamayan hastaların acılarını, duygularını, dahası ‘hastalığını’ gördü. Yüzlerce insan hiçbir sansür kaygısı taşımadan, iç dünyasını renklerle, sembollerle dışarı vurmuştu. Şaşırtıcı olan, aralarında, sanat eseri denebileceklerin sayısının oldukça fazla olmasıydı. MISIR PİRAMİDİNDE BİR ARKEOLOG Kendini bir Mısır piramidinin içine ilk kez girmiş bir arkeolog gibi hisseden Yazıcı, iki ayını o tozlu resimler arasında geçirdi. Kendine göre ilk elemeyi yaptığında, hâlâ 500’den fazla resim parıldayarak duruyordu karşısında. AKIL HASTALARININ SANATI: ART BRUT Sanat literatüründe, ‘delilerin’ ürettiği, başka bir deyişle, gerçekten ‘içten gelen saf enerji’yle yapılan eserler için kullanılan bir terim var: Art Brut. ‘Çığlığın Işıkla Buluşması’ kitabına bir yazı yazan Ahu Antmen, tam karşılığının Ham Sanat olduğunu söylüyor. DUBUFFET: DELİLİK, İNSANIN GÖRÜŞÜNÜ ZENGİNLEŞTİRİR Bu sanatsal olgunun adını koyan ve ‘art brut’ sergileri düzenleyen Fransız ressam Jean Dubuffet’ye göre, delilik insanın görüşünü zenginleştiren bir şey. Ahu Antmen, gerçeküstücülüğün babası şair Andre Breton’un da psikanalitik tedavi yöntemlerinden etkilendiğini anlatıyor. Gerçek düşlerinden çok, okuduğu kadarıyla psikanaliz literatürünü resimlemekle suçlanan ünlü ressam Dali’den ise şu alıntıyı yapıyor: ‘Bir deliyle aramdaki tek fark, benim deli olmamamdır.’ UZMANLIĞI: AKIL HASTASI SANATÇI Psikopatolojik Sanat Laboratuvarı’nı yöneten Prof. Süleyman Velioğlu, 1927 Kula doğumlu. Resme ilgisi daha ilkokul yıllarında başladı ve 2001 yılında ölene kadar devam etti. İlk kişisel sergisini 1942 yılında Manisa Halk Evi’nde açtı. Tıpta okurken, öğrenimini bırakıp, yalnızca resim çalışmayı düşündü ama ailesi buna şiddetle karşı çıkınca, Güzel Sanatlar Akademisi’ne konuk öğrenci olarak devam etti. Bazı eserleri, hâlen yurt içinde ve dışında müzelerde, özel koleksiyonlarda bulunuyor. Velioğlu’nun diğer uzmanlık alanı da Psikiyatri ve Sanatla Teşhis ve Tedavi. ‘Bir Şizofren Hastanın Sanat Ürünleri’, ‘Prepsikotik Aşamadan Psikoza Şizofrenik Süreç’, ‘Akıl Hastası ve Sanatçı’, ‘Sanat Onkolojisi Temelinde Yeni Bir Resim Anlayışı’ adlı kitapların yazarı ... BEN VAN GOGH’UM Gerçek hayattan ya da fıkralardan bilinir. Kimi hastalar ‘Ben Napolyon’um’, ‘Kanuni’yim’ diye dolaşır koridorlarda ve buna inanırlar. Bu hasta da ‘Ben Van Gogh’un ruhunu taşıyorum’ diyenlerden. Ama onun diğerlerinden farkı, sahiden de Van Gogh etkisinde, tekniğinde resimler yapması. Bu yüzden resimleri yıllar önce Belçika’da bir psikiyatri kongresine gönderilmiş ve ‘Çok iyi bir teknik var, sahte mi bunlar, sahiden hasta mı yaptı?’ sorularına neden olmuş. ÇIĞLIĞIN IŞIKLA BULUŞMASI Tarih: 08.04.2004 - 21.04.2004 |
zumrut_ kullanıcısına teşekkür eden 2 üye: | bahriaskin (17-Ocak-2010), Fatih GÜRIŞIK (17-Ocak-2010) |
17-Ocak-2010, 08:41 | #2 (permalink) |
Özel Üye Üyelik tarihi: 04-Haziran-2009 Bulunduğu yer: Kayseri Yaş: 43
Mesajlar: 983
Teşekkürleri: 856
476 mesajına 1.541 kere teşekkür edildi.
| Çok ilginç bir sergi haberi ama bence çok güzel de bir etkinlik..Ellerinize sağlık teşekkür ederim bu güzel bilgilendirme için Zümrüt Hanım sağolun.. |
Etiketler |
bir, çığlık, dünyasından, gizemli, insanın, İnsanın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |