GENEL TOPİK

zumrut_

Tarihte üzerinde oldukça fazla durulmasına rağmen günümüze kadar henüz gizemini koruyan önemli 10 sırra ait bilgileri sizlerle paylaşacağım.



01. Minos Medeniyetinin Çöküşü



Theseus adlı kralları ve Minotor adındaki efsanevi boğa figürleriyle bilinen Girit’te yaşamış Minos medeniyetinin aslında daha ilgi çekici bir hikayeleri var. Tarihçiler Roma İmparatorluğun çöküşüyle daha çok ilgilenseler de Minos Medeniyeti’nin yok oluşu daha gizemli duruyor. Döneminde çok güçlü bir donanma ve bilim irfan konusunda oldukça ilerleme sahibi bu medeniyet gerçekleşen bir volkanik patlama sonucu Girit’i terk etmek zorunda kalmıştır. Yaklaşık 3.500 yıl önce gerçekleşen olaya ait kanıtlar günümüz arkeologları tarafından bulunmuştur. Çok yakınımızda(İzmir için konuşuyorum) gerçekleşen bu olay sonrası bu dönemin gelişmiş medeniyeti yine belki bugün yaşadığımız Ege kıyılarına göç etmişler fakat; benliklerini zaman içerisinde kaybetmişlerdir. Kısacası, Minoslar savaş ve işgallerle yok olmasına alışık olduğumuz medeniyetlerden değiller!



02. Kayıp Şehir Helike



Milattan sonra 2. yüzyılda Yunanlı yazar Pausanias’ın da anlattığı gibi oldukça şiddetli bir deprem ve ardından gelen Tsunami ile zengin Yunan şehri Helike yerle bir olmuştu. Eski Yunan Tanrısı Poseidon’un şehri olarak da bilen Helike Antik Yunan’ın başkentiydi. İşin gizemli kısmı ise 1861 yılında bir arkeologun üzerinde Poseidon’un portresi olan bronz bir parayı bulması ve bunun Helike’ye ait olabileceği fikrine kadar söz konusu şehir ile ilgili hiçbir iz yoktu. 2001 yılında ise bir grup arkeolog Helike’ye ait kalıntıların olduğunu düşündükleri çamur bir alanda kazı çalışmaları yürütmeye başladır. Platon’un bile Kayıp Kıta Atlantis ile ilgili yazdıklarının esin kaynağı olduğu düşünülen “gerçek” Kayıp Şehir Helike bakalım bulunabilecek mi?



03. Rongorongo



Paskalya Adası’ndaki Moai isimli taş figürleri duymuş olanlarınız belki vardır ama Paskalya Adası ile ilgili bu sır pek fazla açığa çıkmamış. “Rongorongo” adındaki hiyeroglif yazının okyanus bölgesinde eski çağlardan beri kullanıldığı düşünülmektedir. Garip olan ise yazı 1700′lerde Avrupalı sömürgeciler tarafından ortaya çıkartıldığında o dönemde okyanus bölgesinde başka hiçbir komşu uygarlığın bir yazı dilinin olmaması. Rongorongo yerli halkın putperest köklerine dayandığı için bölgeye ilk gelen Avrupalı sömürgeciler tarafından yasaklanmış. Yine de günümüze kadar ulaşan yazı henüz tam olarak çözülememiştir.



04. Kayıp Roma Lejyonu



Lejyonlar Roma İmparatorluğu’nun geniş coğrafyada kurduğu hakimiyetin mimarları olan askeri birliklerdir. Persliler karşısında hezimete uğrayan Romalı General Crassus’a ait ordudan küçük bir birlik esir düşmüş ve çöle kaçmışlar ardından efsaneye göre Çinli Han’ın ordusu tarafından tam 17 yıl sonra bulunmuşlardır. I. Yüzyılın Çinli tarihçisi Ban Gu ise Romalı Kuvvetlere has olan “Balık pulu” şeklinde dizilerek savaşan 100 yabancı savaşçıdan bahsetmiştir. (“Balık pulu” dizilişi için çatıda dizilmiş kiremitleri de düşünebilirsiniz.) Oxfordlu bir tarihçi eski kayıtları karşılaştırarak Kayıp Roma Lejyonu’nun Gobi çölü yakınlarında ufak bir kasaba olan Liqian kasabasında bulunduğunu iddia etmektedir ki aynı zamanda Çince’de Liqian Roma anlamına gelmektedir. Bu iddiaya cevap aramak konusunda yapılan DNA testleri sonuçları umut verici şekilde bölge sakinlerinin yeşil gözlü, sarışın ve boğa güreşlerine düşkün olduğunu gösteriyor.



05. Hangisi Robin Hood



Zenginden alıp fakire veren efsanevi hırsız Robin Hood’un gerçek ismi konusunda tarihi araştırmalar arasında çelişkiler bulunmaktadır. Robin Hood olmaya namzet kaçaklardan bir tanesi Yorkshirelı Robert Hod, bir diğeri ise Wakefield’da yaşamış Robert Hood’dur. Benzer isimde bir çok isim Robin Hood ile özdeşleştirilmiş olsa da aslında Robin Hood kanun kaçakları için kullanılan genel bir isim haline dönüşmüştür. Edebi yayınlarda hikayeye girmiş olan başka karakterlerin olması işi iyice belirsizliğe sürüklemiştir aslında. Günümüzde halen Robin Hood’un gerçekten kim olduğu tam olarak bilinememektedir.



06. Carnac Taşları



İngiltere’de kayalardan oluşan Stonehenge yapısını duymuş olmalısınız. İngilizlere ait sembollerden biridir. Carnac Taşları ise çok fazla duyulmamıştır. Yaklaşık 3.000 tane taş Fransa’nın Güney Batı sahillerinde yer alan Brittany’de 12 Km’lik sahil şeridine muntazam şekilde dizilmiş olarak durmaktadır. Böylesine bir abideye ait mitolojik bir hikayenin olmaması zaten beklenemez. Efsaneye göre ünlü büyücü Merlin Roma Lejyonları’ndan birindeki tüm askerleri tek bir hareketi ile taşa vermiş. Konuyla ilgili bilimsel açıklamalar ise bu taşların Cilalı Taş Devri insanlarından kalma bir deprem detektörü olabileceği yönünde. Bu arada taşları buraya bu şekilde dizen uygarlık konusunda her hangi bir bilgi günümüze ulaşmamış gözüküyor.



07. İndüs Vadisi Uygarlığının Ortadan Kaybolması



İndüs Vadisi Uygarlığı Batı Hindistan’dan Afganistan’a kadar yayılmış, 5 milyonun üzerinde nüfusa ulaşmış, Hindistan’ın bilinen en eski uygarlığıdır. Yok oluşları Mayalar’ın yok oluşu ile yarışacak kadar ilginçtir. Döneminde oldukça ileri bir seviyeye ulaşmış olan medeniyetin ne ordusu, ne köleleri ne de sosyal yaşamlarına dair hiçbir arkeolojik kalıntıya ulaşılamamıştır. Medeniyetin ne şekilde ve tam olarak ne zaman yok olduğu bilinmiyor.



08. Voynich El Yazması



Voynich El Yazması orta çağa ait bir yazıttır ve henüz çözülemeyen bir dille yazılmıştır. Yüzyıldan fazla bir zamandır yazının deşifre edilmesi için uğraşılsa da bir sonuca ulaşılamamıştır. El yazmasından sağlam kalanlardan elde edilen genel izlenim ise yazılı olanların ilaç hazırlama formüllerini içeren bir kitap veya tıp ile ilgili olduğu yönündedir. Buna rağmen eldeki örnek şekiller sürekli olarak, bu yazıtın içeriği ve hangi amaç için yazıldığı konusunda bir tartışmanın alevlenmesine sebebiyet vermiştir. Yazıttan kalan örneklere göre kitabın 6 ana bölümden oluşabileceği izlenimi oluşmuştur: Şifalı bitkiler, astronomi, biyoloji, evren bilimi, eczacılık ve reçetedir. El yazmasına ismini veren ise 1912 yılında kitabı Roma’dan Amerika’ya getiren kişi olan Wilfried Voynich’dir.



09. Bataklık Cesetleri



CSI dedektiflerinin bile çözmekte zorlanabileceği bir hikaye var karşımızda. Bataklık cesetleri denen insan cesetleri Kuzey Avrupa’daki bataklıklardan çıkarılmış ve günümüze kadar adeta mumyalanmış gibi kendini koruya-ak gelmiş cesetlerdir. Bazılarının 2.000 yıllık olduğu bile söyleniyor. İşkenceye maruz kalmış veya kötü şekilde ölüme terk edilmiş bu cesetlerin orta çağ döneminde yaşananlara ışık tutması beklenebildiği gibi daha eski çağlardaki Tanrılara insan kurban etme törenlerine kadar dayandığı düşünülmektedir. Her ne sebeple öldürülüp buraya atılmış olsalar da bataklıklar onları mumyalamış ve yakın tarihte bulunana kadar oldukça iyi korumuştur. Tollund Adamı da denilen mumya adam ile ilgili fotoğrafta ne kadar iyi korunduklarını görebilirsiniz.



10. Tarım Mumyaları



Çin’in Batı bölgelerinden biri olan Tarım Havzası’nda yer alan 2.000 yaşındaki insan mumyalarının keşfedilmesi 90′lı yılların başında olmuştur. Asıl ilginç olan ise bulunan mumyaların sarışın ve uzun burunlu olmalarıydı. Prof. Victor Mayer’in 1993 yılında mumyalardan aldığı DNA örnekleri ile yaptığı karşılaştırmalar sonucunda bu insanların tamamen Avrupalı insan ırkına ait genler taşıdıkları teyit edildi. Milattan önce 1.000 yılına ait Çin yazıtlarından ise bölgede yaşamış Kafkas kökenli insanların olduğu ve bunlara çeşitli adlar verildiği anlaşılmaktadır. Asıl mesele ise bu insanların nasıl ve neden bu bölgedeki varlıklarının sonlandığı.

Fatih GÜRIŞIK

Çok teşekkürler Zümrüt Hanım,hepsi birbirinden ilginç tarihi olaylar ama benim en çok dikkatimi çeken Minos Medeniyeti olmuştur.
Burada yazmayan benim de eklemek istediğim tarih de ilginç olan bir diğer olgu ise Roma uygarlığıın kurucu halklarından olan İtalik ve Etrüsklerin durumudur.Etrüskler daha medeni bir medeniyet olmasına rağmen yok olmuş olmaları oldukça ilginçtir.