GENEL TOPİK

zumrut_ · 23-Haziran-2011, 23:19

gif uzantılı resimlerin açılması için biraz bekleyiniz....

Gezegenimizi en az 10 milyon değişik türle paylaşmaktayız.
olabilecek tüm yaşamın görülebileceği tek gezegen sadece Dünya'mız mı?

Uzayda yaşam (var mı?)

Bu soruyu cevaplamak için gezegenimizden ayrılıp onu arkamızda bırakmalıyız.

Güneş'imizden daha uzak uzay bölgelerine.

Mars soğuk ve misafirperver değil.

Sonraki Jüpiter, yaşamın olmadığı kocaman bir gaz balonu.

Sonraki başka bir gaz devi: Satürn.

Sonra Uranüs, Neptün ve Plüto.

Güneş Sistemimizin diğer tüm gezegenleri çorak ve hayatın olmadığı dünyalar...

Güneş Sistemimizin ötesinde ise yıldızlar, bunların hepsi birer güneş aslında.

400 milyon tanesi kocaman bir bulut gibi etrafta.

Samanyolu, yani galaksimiz!

Galaksimizden dışarı çıktığınızda evrenin ne kadar büyük olduğunu anlamaya başlarsınız.

Çünkü bunların her birisi bizimkisi gibi galaksiler.

...ve bunlarda galaksi bulutsuları.

Evrene dışardan bakabilme şansımız olsaydı, kocaman galaksiler ışıklı noktacıklar olarak görebilecektik yani milyarlarca yıldız toplu iğne başı kadar yerde.

Sahilde olduğumuzu ve bir avuç kumu saymaya çalıştığımızı düşünelim. Kaç kum tanesi var elinizde?

Bin? yüz binlerce? Bir sahilde toplam kaç kum tanesi var?

İnsanın aklının alamayacağı büyük sayılar!

Şimdi şunu düşünelim, Dünya'daki tüm kum tanecikleri kadar milyonlarca yıldızı.

Güneş'imiz büyüklüğünde milyonlarca yıldız mevcut. Yıldızların (Güneş'lerin)
olduğu yerde gezegenlerde olabilir. Gezegenlerin olduğu yerde yaşam da olabilir.

Burada yaşam gelişti, ya diğerleri nerede?

Son 50 yıldır bilimadamları bir cevap bulabilmek için bu proje üzerinde çalışıyorlar.

Görevleri ise gökyüzünde tüm yıldızları tek tek taratıp, dünya dışı yaşam izlerini bulmak.

Projenin adı SETI: Search for Extra Terrestrial Intelligence (Dünya dışı Zeka Araştırması).

Dünya dışı Zeka Araştırması çok küçük bir alanda gerçekleştirilmektedir.

Dünya'daki tüm kumtaneciklerinin arasında, sadece bir avuç kadarı içinde araştırılıyor.

Etrafında gezegenlerin döndüğü uzak yıldızlara ait kanıtların araştırılması yapıyor.

Ay'daki bir kum tanesini teleskopkla görmeye çalışmak kadar zor bir yöntem.

Gezegen yerine önce direkt yıldız aranır. Gezegenin bir yıldızın etrafında döndüğü durumda, yıldızın parlaklığı gezegenin görülmesine engel olur.

Yıldız'ın uzayda hızla ileri geri atılıp atılmadığına bakılır.

Çevirerek ağır bir çekici atmak gibidir.

Çekici atacak kişi çekici hızla etrafında döndürdüğünde, çekicin ağırlığı sayesinde atıcının vücudunun dsönme hareketi merkezden saparak yalpalar.

Çekici göremeseniz de,ipin ucunda ağır kütleli bir cismin olduğunu söyleyebilirsiniz. Yani, gezegen hakkında konuşmak için yıldızın kendisine bakmanız yeterlidir.

Bu araştırma 1986 yılında başladı. 9 yıl hiçbirşey bulunamadı. 1995 yılında birşeyler bulunmaya başlandı.

Şimdi o kadar fazla gezegen keşfediliyor ki yetişmekte zorlanılıyor.

Her ay 2 ya da 3 gezegen bulunuyor. Kesin olan şu ki uzayda sadece kendi galaksimizde üzerinde yaşam olabilecek daha yüzmilyarlarca gezegen mevcut.

Fakat dünyadışı yaşam bulma ümidi gün geçtikçe azalıyor. Bulunan gezegenler üzerinde hayat belirtisi olmayanlar.

Bunlar gazdan devler, üzerinde canlıların tutunabileceği sert bir yüzeyi bile yok, çoğu da etrafında döndüğü yıldıza çok yakın olduğundan sıcaklık öldürücü.

Bir başka teknik; yörüngede dolaşan, lazer ışınlarıyla birbirine bağlı teleskoplar serisi.

Her birisi Hubble Uzak Teleskopu'ndan pek çok defa daha güçlü.

2025 yılında uzay'a fırlatıldığında bu teleskoplar yıldızlardaki kafa karıştırıcı yalpaya bakmayacaklar.

Direkt olarak gezegenin kendisine odaklanacak. Dünya benzeri bir gezegen bulabilmek için uzayın derinliklerini araştıracak.

Fakat dünyadışı yaşam başka bir gezegende, bizim alışık olduğumuz özelliklerde var olmayabilir.

Gezegenimizde yaşam için gerekli herşey var; hava, su ve güneş ışığı.

Buradaki şartlar tam bize göre. Başka tür bir canlının aynı şartlara bağlı olacağını
kim söyler?

Ya güneş ve havaya ihtiyacı yoksa?

Okyanusun 3 km altında, şimdiye kadarki gördüğümüz en acımasız şartlara sahip bir ortam mevcuttur.

Volkanik bir akıntı çıkışı etrafı. Suyun sıcaklığı 100 derecenin üzerinde.

Mutlak bir karanlık ve insanı ezip pelteye çevirecek bir yüksek basınç var.

Fakat çevresinde onlarca farklı türden yaşam mevcut.

Daha bizim dünyamızda böyle zor koşullara alışık canlılar var ise başka dünyalarda
neden olmasın?

Bilimadamları artık bir canlının yaşaması imkansız yerlerde yeni canlı türleri arıyorlar.

Volkanik patlamanın oluşturduğu bir mağara mesela. Dünyadaki zor koşullara adapte olmuş canlıları aklımızda tutarak tahminler yapmaktır.

Marstan pekte farklı koşullarda olmayan bu mağrada hayat olabildiğine göre Mars'ta daha fazlasını bulabilceğimizi gösteriyor. Ve Mars'taki yaşam diğer gezegenlerdeki yaşam için bize örnek olabilir.

Güneş sisteminde canlı yaşam bulunabiliecek Mars'tan sonra en uygun yerlerden bir tanesi
Jüpiter'in 16 uydusundan birisi: Europa.
$Uzay'da Yaşam$
Neredeyse Dünya kadardır. Yüzeyi buzullarla kaplıdır, yüzeydeki sıcaklık sıfırın altında - 150 C derece.
Eropa'nın buz yüzeyinin altında bir okyanus mevcut.

Biyokimyacılara göre eğer bir gezegende sıvı halde su mevcutsa, çoğalabilen moleküller de var demektir.

Moleküller çoğalarak daha kompleks hale gelirler ve birbirleriyle rakebet ederler, sonunda ise daha kompleks bir canlı.

Cevaplanılamayan bir soru,
Samanyolu Galaksi'mizin bir yerlerinde acaba zeki bir yaşam var mı? İlkel formlardan bazılarının evrim geçirerek akıllanmaları gerek aslında.

Neredeler? Neden bizimle haberleşmiyorlar? Herşey bir yana 60 yıldan fazla bir süredir
uzaya sinyal yolluyoruz.

Radyo sinyalleri uzaydaki yıldızlararası boşlukta bulunan gaz ve tozdan etkilenmeden geçebilir.

Radya sinyalleri bize ulaşmakla kalmıyor aynı zamanda uzaya da ulaşıyorlar.

Dünya'nın tarihini uzaya yayınlamaktayız. Eğer dünyadışı yaşam mevcutsa, bizim varlığımızdan
haberdar olmalılar.

Burada sorun dev galaksinin ypısının yassı olması. Eğer uzaylılar mavcutsa, Dünya'nın bulunmadığı tarafta bulunuyor olabilirler.

O uzaklığa radyo ve tv yayınlarının ulaşabilmesi, 100 bin yıl sürer. Biz ise sadece son 60 yıldır sinyal göndermekteyiz.

Yani yalnız olup olmadığımızın sorusunun cevabı için bayağı bekleyeceğiz.
Aceleci davranıp gökyüzünde ilk gördüğümüz heraketli ve ışık yayan bir cisme ufo teşhisi koyup, uzaylılar aramızda demiyecekmişiz.

kaynak:
BBC - Hyperspace
NASA, Universty of New Mexico, keckobservatory
Paylaş:

Kaynak: Bizim Coğrafya - Hayat Coğrafya'da, Coğrafya Hayatımızda

23-Haziran-2011, 23:19	#1 (permalink)
zumrut_ Zümrüt Üye Üyelik tarihi: 08-Haziran-2009 Ad- Soyad: zumrut Bulunduğu yer: Yurt dışı Mesajlar: 1.249 Teşekkürleri: 1.215 762 mesajına 2.493 kere teşekkür edildi.	Uzay'da Yaşam Var mı? Uzay'da Yaşam Var mı? gif uzantılı resimlerin açılması için biraz bekleyiniz.... Gezegenimizi en az 10 milyon değişik türle paylaşmaktayız. olabilecek tüm yaşamın görülebileceği tek gezegen sadece Dünya'mız mı? Uzayda yaşam (var mı?) Bu soruyu cevaplamak için gezegenimizden ayrılıp onu arkamızda bırakmalıyız. Güneş'imizden daha uzak uzay bölgelerine. Mars soğuk ve misafirperver değil. Sonraki Jüpiter, yaşamın olmadığı kocaman bir gaz balonu. Sonraki başka bir gaz devi: Satürn. Sonra Uranüs, Neptün ve Plüto. Güneş Sistemimizin diğer tüm gezegenleri çorak ve hayatın olmadığı dünyalar... Güneş Sistemimizin ötesinde ise yıldızlar, bunların hepsi birer güneş aslında. 400 milyon tanesi kocaman bir bulut gibi etrafta. Samanyolu, yani galaksimiz! Galaksimizden dışarı çıktığınızda evrenin ne kadar büyük olduğunu anlamaya başlarsınız. Çünkü bunların her birisi bizimkisi gibi galaksiler. ...ve bunlarda galaksi bulutsuları. Evrene dışardan bakabilme şansımız olsaydı, kocaman galaksiler ışıklı noktacıklar olarak görebilecektik yani milyarlarca yıldız toplu iğne başı kadar yerde. Sahilde olduğumuzu ve bir avuç kumu saymaya çalıştığımızı düşünelim. Kaç kum tanesi var elinizde? Bin? yüz binlerce? Bir sahilde toplam kaç kum tanesi var? İnsanın aklının alamayacağı büyük sayılar! Şimdi şunu düşünelim, Dünya'daki tüm kum tanecikleri kadar milyonlarca yıldızı. Güneş'imiz büyüklüğünde milyonlarca yıldız mevcut. Yıldızların (Güneş'lerin) olduğu yerde gezegenlerde olabilir. Gezegenlerin olduğu yerde yaşam da olabilir. Burada yaşam gelişti, ya diğerleri nerede? Son 50 yıldır bilimadamları bir cevap bulabilmek için bu proje üzerinde çalışıyorlar. Görevleri ise gökyüzünde tüm yıldızları tek tek taratıp, dünya dışı yaşam izlerini bulmak. Projenin adı SETI: Search for Extra Terrestrial Intelligence (Dünya dışı Zeka Araştırması). Dünya dışı Zeka Araştırması çok küçük bir alanda gerçekleştirilmektedir. Dünya'daki tüm kumtaneciklerinin arasında, sadece bir avuç kadarı içinde araştırılıyor. Etrafında gezegenlerin döndüğü uzak yıldızlara ait kanıtların araştırılması yapıyor. Ay'daki bir kum tanesini teleskopkla görmeye çalışmak kadar zor bir yöntem. Gezegen yerine önce direkt yıldız aranır. Gezegenin bir yıldızın etrafında döndüğü durumda, yıldızın parlaklığı gezegenin görülmesine engel olur. Yıldız'ın uzayda hızla ileri geri atılıp atılmadığına bakılır. Çevirerek ağır bir çekici atmak gibidir. Çekici atacak kişi çekici hızla etrafında döndürdüğünde, çekicin ağırlığı sayesinde atıcının vücudunun dsönme hareketi merkezden saparak yalpalar. Çekici göremeseniz de,ipin ucunda ağır kütleli bir cismin olduğunu söyleyebilirsiniz. Yani, gezegen hakkında konuşmak için yıldızın kendisine bakmanız yeterlidir. Bu araştırma 1986 yılında başladı. 9 yıl hiçbirşey bulunamadı. 1995 yılında birşeyler bulunmaya başlandı. Şimdi o kadar fazla gezegen keşfediliyor ki yetişmekte zorlanılıyor. Her ay 2 ya da 3 gezegen bulunuyor. Kesin olan şu ki uzayda sadece kendi galaksimizde üzerinde yaşam olabilecek daha yüzmilyarlarca gezegen mevcut. Fakat dünyadışı yaşam bulma ümidi gün geçtikçe azalıyor. Bulunan gezegenler üzerinde hayat belirtisi olmayanlar. Bunlar gazdan devler, üzerinde canlıların tutunabileceği sert bir yüzeyi bile yok, çoğu da etrafında döndüğü yıldıza çok yakın olduğundan sıcaklık öldürücü. Bir başka teknik; yörüngede dolaşan, lazer ışınlarıyla birbirine bağlı teleskoplar serisi. Her birisi Hubble Uzak Teleskopu'ndan pek çok defa daha güçlü. 2025 yılında uzay'a fırlatıldığında bu teleskoplar yıldızlardaki kafa karıştırıcı yalpaya bakmayacaklar. Direkt olarak gezegenin kendisine odaklanacak. Dünya benzeri bir gezegen bulabilmek için uzayın derinliklerini araştıracak. Fakat dünyadışı yaşam başka bir gezegende, bizim alışık olduğumuz özelliklerde var olmayabilir. Gezegenimizde yaşam için gerekli herşey var; hava, su ve güneş ışığı. Buradaki şartlar tam bize göre. Başka tür bir canlının aynı şartlara bağlı olacağını kim söyler? Ya güneş ve havaya ihtiyacı yoksa? Okyanusun 3 km altında, şimdiye kadarki gördüğümüz en acımasız şartlara sahip bir ortam mevcuttur. Volkanik bir akıntı çıkışı etrafı. Suyun sıcaklığı 100 derecenin üzerinde. Mutlak bir karanlık ve insanı ezip pelteye çevirecek bir yüksek basınç var. Fakat çevresinde onlarca farklı türden yaşam mevcut. Daha bizim dünyamızda böyle zor koşullara alışık canlılar var ise başka dünyalarda neden olmasın? Bilimadamları artık bir canlının yaşaması imkansız yerlerde yeni canlı türleri arıyorlar. Volkanik patlamanın oluşturduğu bir mağara mesela. Dünyadaki zor koşullara adapte olmuş canlıları aklımızda tutarak tahminler yapmaktır. Marstan pekte farklı koşullarda olmayan bu mağrada hayat olabildiğine göre Mars'ta daha fazlasını bulabilceğimizi gösteriyor. Ve Mars'taki yaşam diğer gezegenlerdeki yaşam için bize örnek olabilir. Güneş sisteminde canlı yaşam bulunabiliecek Mars'tan sonra en uygun yerlerden bir tanesi Jüpiter'in 16 uydusundan birisi: Europa. $Uzay'da Yaşam$ Neredeyse Dünya kadardır. Yüzeyi buzullarla kaplıdır, yüzeydeki sıcaklık sıfırın altında - 150 C derece. Eropa'nın buz yüzeyinin altında bir okyanus mevcut. Biyokimyacılara göre eğer bir gezegende sıvı halde su mevcutsa, çoğalabilen moleküller de var demektir. Moleküller çoğalarak daha kompleks hale gelirler ve birbirleriyle rakebet ederler, sonunda ise daha kompleks bir canlı. Cevaplanılamayan bir soru, Samanyolu Galaksi'mizin bir yerlerinde acaba zeki bir yaşam var mı? İlkel formlardan bazılarının evrim geçirerek akıllanmaları gerek aslında. Neredeler? Neden bizimle haberleşmiyorlar? Herşey bir yana 60 yıldan fazla bir süredir uzaya sinyal yolluyoruz. Radyo sinyalleri uzaydaki yıldızlararası boşlukta bulunan gaz ve tozdan etkilenmeden geçebilir. Radya sinyalleri bize ulaşmakla kalmıyor aynı zamanda uzaya da ulaşıyorlar. Dünya'nın tarihini uzaya yayınlamaktayız. Eğer dünyadışı yaşam mevcutsa, bizim varlığımızdan haberdar olmalılar. Burada sorun dev galaksinin ypısının yassı olması. Eğer uzaylılar mavcutsa, Dünya'nın bulunmadığı tarafta bulunuyor olabilirler. O uzaklığa radyo ve tv yayınlarının ulaşabilmesi, 100 bin yıl sürer. Biz ise sadece son 60 yıldır sinyal göndermekteyiz. Yani yalnız olup olmadığımızın sorusunun cevabı için bayağı bekleyeceğiz. Aceleci davranıp gökyüzünde ilk gördüğümüz heraketli ve ışık yayan bir cisme ufo teşhisi koyup, uzaylılar aramızda demiyecekmişiz. kaynak: BBC - Hyperspace NASA, Universty of New Mexico, keckobservatory Paylaş: Kaynak: Bizim Coğrafya - Hayat Coğrafya'da, Coğrafya Hayatımızda __________________ Yalan dünya deriz ama yalan olan dünya değil insanlardır. Doğada, insanların ağzından çıkanlar hariç, her şey gerçektir. Yalancı çiçek, sahtekâr kuş, üçkâğıtçı balık yoktur (Metin Münir)

LinkBacks (?) LinkBack to this Thread: https://www.bizimcografya.com/genel/6383-uzayda-yasam-var-mi.html
Konuyu Başlatan	For	Type	Tarih	Hits
Untitled document	This thread	Refback	09-Mart-2013 13:34	1
Yandex	This thread	Refback	23-Ocak-2013 18:24	2

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)

GENEL TOPİK

Uzay'da Yaşam Var mı?