|
GENEL Her konuda yazıp çizebileceğiniz bölümümüz. |
| LinkBack | Seçenekler |
17-Temmuz-2011, 01:00 | #1 (permalink) |
Zümrüt Üye Üyelik tarihi: 08-Haziran-2009 Ad- Soyad: zumrut Bulunduğu yer: Yurt dışı
Mesajlar: 1.249
Teşekkürleri: 1.215
762 mesajına 2.493 kere teşekkür edildi.
| Evren Hakkında Müthiş İnanılmaz Bilgiler.. Tüm İnsanlar, bir küp şekerin hacmine sığabilir! Bunun nedeni, maddenin inanılmayacak derecede boş olması. Maddenin en temel yapı taşı olan atom, Güneş Sistemi’nin bir minyatürü gibidir. Atomun çekirdeği etrafındaki elektronlar, Güneş’in yörüngesinde hareket eden gezegenlere benzer. Merkezdeki çekirdek, elektronların yörüngelerine kıyasla çok ufaktır. Bu da şu anlama geliyor: Eğer dünyadaki tüm insanlarda bulunan atomlardaki boşlukları çıkarsaydınız, geriye kalan maddeyi bir küp şekerin hacmi kadar alana sığdırabilirdiniz. Çünkü siz ve diğer tüm insanların yüzde 99.9999999999’u boşluktan oluşuyor! Eğer Güneş muzdan yapılmış olsaydı, Güneş ile aynı sıcaklığı verirdi! Güneş’in ısısı yapısındaki birçok maddeden kaynaklanmaktadır. Güneş, merkezine çektiği maddeleri burada ezerek yaklaşık 15 milyon derecede ısıtır. Bu noktada önemli olan şey, ne tür bir bileşime sahip olursa olsun, tüm maddelerin çözülerek “plazma” adı verilen bir hale gelmesidir. Kısaca, Güneş’in tam olarak neden oluştuğu çok önemli değil. Gerçekte, Güneş çoğunluğu hidrojen olan katrilyonlarca ton gazdan ibarettir. Diğer yandan, eğer katrilyonlarca ton muzu bir araya getirebilseydiniz, Güneş’le aynı sıcaklıkta bir yoğunluk elde edecektiniz. Ancak muzlar Güneş gibi sürekli sıcaklığını koruyamayacaktı. Evrenin % 98'i görünmezdir! Evrenin kütlesinin sadece yüzde 4’ü insanları, yıldızları ve gezegenleri oluşturan atomlardan meydana gelmektedir. İnsanlar da henüz bu kütlenin sadece yarısını görebilmiş durumda. Evrenin yüzde 23’ü ise esrarengiz “karanlık madde”den oluşuyor. Karanlık maddenin var olduğunu gözlemleyebildiğimiz gezegenler üzerinde oluşturduğu çekim gücü sayesinde biliyoruz. Evrenin yüzde 73’ü ise karanlık enerjiden oluşuyor. Henüz 1998’de keşfedilen bu enerji, tüm uzayı dolduruyor ve itici çekim kuvvetine sahip. Eğer geride kalan yüzde 98’lik bilinmeyen alanın ne olduğunu keşfedebilirseniz, büyük olasılıkla Nobel Ödülü’nün sahibi olacaksınız. Dünya’ya bugün düşen gün ışıkları 30 bin yaşında! Gün ışığı Güneş’in merkezinde meydana gelen nükleer reaksiyonlarla oluşuyor. Ancak Güneş o kadar yüksek bir yoğunluğa sahip ki, oluşan gün ışığının Güneş’in merkezinden çıkarak uzay boşluğuna erişmesi için kendine yol açması gerekiyor. Eğer güneş ışınları önüne hiçbir engel çıkmadan düz bir çizgide ilerleyebilseydi, Dünya’ya ulaşması sadece 2 saniye sürerdi. Ancak gün ışığı o kadar külfetli ve zikzaklı bir yol izlemek zorunda kalıyor ki, Dünya’ya ulaşması yaklaşık 30 bin yıl alıyor. Yani, bugün tepenize düşen gün ışıkları aslında Buz Çağı’ndan kalma. Zemin katta oturanlar en üst katta oturanlara kıyasla daha geç yaşlanıyor! Bu Einstein’ın yerçekimi teorisi ile bağlantılı bir konu. Einstein’ın teorisine göre, zaman güçlü yerçekimi alanında daha yavaş ilerliyor. Bir binanın zemin katındayken, doğal olarak en üst katta bulunan bir insana göre Dünya’nın merkezine daha yakın olursunuz. Bu da daha fazla yerçekime maruz kalmanız anlamına gelmektedir. Sonuç olarak daha yavaş yaşlanırsınız. Tabi ki bu çok ama çok küçük bir etkidir. Yani genç kalmak için üst katlarda bir ev aramak zorunda değilsiniz! Kanalları değiştirilen bir televizyonun ürettiği statik elektriğin yüzde 1’i Büyük Patlama’ya ait! Evren Büyük Patlama olarak bildiğimiz bir ateş topunun içinde doğdu ve ateş topunun ürettiği ısı o günden bu yana gidecek bir yer bulamadı. Evrende sıkışan sıcaklık bugün hala etrafımızda. Tabii ki bu sıcaklık evrenin genişlemekte olduğu son 13.7 milyar yılda önemli oranda düştü. Bu yüzden bu ısı artık gözle görülebilen ışık halinde değil, mikrodalgalar halinde televizyon antenlerinin etrafında toplanıyor. Bir atom aynı anda iki yerde bulunabilir. Tıpkı hem İstanbul, hem de Ankara'da bulunmak gibi! Bu laboratuar ortamında kanıtlanmış bir gerçek. Bir atomu aynı anda iki yerde gözlemek mümkün. Ya da aynı anda iki yerde bulunmanın “sonuçlarını.” Bilim dünyasında şu an atomların aynı anda iki yerde bulunma yeteneğini veya aynı zamanda birden fazla iş yapmalarını hesaplamalarda kullanılabilmek için bir yarış yapılıyor. Bilim insanları, bu esasa dayanan “kuantum bilgisayarının” günümüzün en gelişmiş bilgisayarlarını bile geride bırakabileceğine inanıyor. Bunun nedeni atomların çok küçük olması. Monroe’nun verdiği her solukta akciğerlerinden çıkan atomların Dünya’nın atmosferine eşit olarak dağılıyor. Bu sebepten dolayı aldığımız her nefesin Monroe’nun veya Abraham Lincoln’ün ya da milyonlarca yıl önce yaşamı olan T-Rex’in soluğundan çıkan bir atomu içerdiğini söyleyebiliyoruz. Vee En İlginci.... Evrenin bir yerlerinde, sonsuz sayıdaki bu haberi okuyan sonsuz sayıda siz varsınız! Bu kozmolojinin küçük, kötü sırrı. Bunu bilim adamlarının size anlatmak istememesinin nedeni ise utandırıcı olması. Ancak Evrenin yapısı ile fizik kanunları bir araya geldiği zaman, ortaya çıkan “quantum teorisi” evrenin bir yerlerinde geçmişin sonsuz defa tekrarlandığı bir alan olduğunu öne sürüyor. Bunun nedeni fizikte, kozmolojide ya da her ikisinde fark etmediğimiz bir sorun olabilir. Veya gerçekten evrenin bir köşesinde sizin sonsuz sayıda kopyanız bulunuyor olabilir! Eğer bu aklınızı başınızdan almıyorsa, başka hiçbir şey de alamaz! Kaynak: Hürriyet
__________________ Yalan dünya deriz ama yalan olan dünya değil insanlardır. Doğada, insanların ağzından çıkanlar hariç, her şey gerçektir. Yalancı çiçek, sahtekâr kuş, üçkâğıtçı balık yoktur (Metin Münir) |
zumrut_ kullanıcısına teşekkür eden 2 üye: | aysberg42 (17-Temmuz-2011), Cahit ERAYDIN (17-Temmuz-2011) |
Etiketler |
bilgiler, evren, hakkında, inanılmaz, müthiş, İnanılmaz |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |