|
GENEL Her konuda yazıp çizebileceğiniz bölümümüz. |
| LinkBack | Seçenekler |
16-Kasım-2011, 21:20 | #1 (permalink) |
Zümrüt Üye Üyelik tarihi: 08-Haziran-2009 Ad- Soyad: zumrut Bulunduğu yer: Yurt dışı
Mesajlar: 1.249
Teşekkürleri: 1.215
762 mesajına 2.493 kere teşekkür edildi.
| Yeniden Öğretmen Olsaydım.....! Yeniden öğretmen olmak ister miydim? Evet, hem de nasıl isterdim! “Öğretmenlik yaptığın yıllar boyunca geçim sıkıntısı içinde boğuldun. Taşra politikacılarının hışmına uğradın. Çektiklerin yetmedi mi? Deli misin, ne?” diyeceksiniz. Haklısınız. Ama bütün çektiklerime rağmen ben yine de öğretmen olmak isterdim! Neden mi? Anlatayım: Öğretmen olduğumda öğretmen olduğumu biliyordum da öğretmenliğin gerçekten ne olduğunu bilmiyordum. Kara tahtanın önünde karşılarında dikildiğim öğrencilerin öğrenci olduğunu biliyordum ama öğrencinin ne olduğunu bilmiyordum. Bilmem gerekenler bütün arkadaşlarımla birlikte bana da söylenmişti mutlaka, fakat her nasılsa hiç biri kalmamıştı aklımda. Öğretmenliğin, kendisine teslim edilen çocukların kişiliğini ve geleceğini şekillendirme sanatı olduğunu bilmiyordum. Onların, kitaplarda yer alan bilgileri beyinlerine kaydetmeleri gereken birer bilgi kayıt cihazı olduklarını sanıyordum. Ben o bilgileri sözle anlatacağım, onlar da defterlerine ve beyinlerine kaydedecekler, olup bitecek sanıyordum… Fakat, olmuyordu işte! Anlattıklarım bir türlü beyin kayıtlarına girmiyordu çocukların. Çoğu kez beni dinlemiyorlardı bile… Ve olan oluyordu: Gelsin azarlama, kınama, hatta tokatlama. Şimdi sonsuz bir utançla anımsadığım bu çözüm olmayan çözümler, gerçekte mesleki yetersizliğimin, aczimin çocuklara çıkarılan faturasından başka bir şey değildi… Zamanla bir şeyi fark ettim: Çocuklar belki ses kayıt cihazına benzetilebilirlerdi, ama ses kayıt cihazlarının kayıt yapabilmeleri için önce bir düğmeye basılıp çalıştırılmaları gerekmez miydi? Çocukların da beyinlerini kayda hazırlayacak bir mekanizması, bir anahtarı olmalıydı. Neydi bu anahtar? “Arayan bulur”, derler. Ben de aradım ve buldum sonunda: Öğrenci gönüllerinin, beyinlerinin anahtarı, gerçek SEVGİ’ydi. Sevgi, yalnızca öğrenciyi öğrenmeye açan anahtar değil, aslında. Dünyanın her yerinde ve her zaman bütün kapıları açan sihirli bir anahtardır sevgi. Sevgiyi kullanarak bitkileri de, hayvanları da, insanları da kazanabilirsiniz. Hatta düşmanlarınızı da… Hele öğrenciler, sevgi denilen anahtara en kolay, en çabuk karşılık veren varlıklardır. Yeter ki sevgi anahtarınız sahte olmasın. Çünkü sahtesi hiç işe yaramaz sevginin, hatta açmak istediğiniz kapının yüzünüze ebediyen kapanmasına bile yol açabilir. Gerçek sevgi kendini hemen belli eder: Ses tonunuz, içtenliğiniz, abartısızlığınız, yapmacıksızlığınız , dostça yaklaşımınız çocuğun öğrenmeye açılmasını hemen sağlar. Yüzünü aydınlatır. Öğretmenim beni seviyor. Bana yararlı olmaya çalışıyor. Onun verdiklerini almalıyım, öğrenmeliyim, öğretmenim beni küçük düşürmez, azarlamaz, aşağılamaz, o güvenilir bir insandır…” diye düşünür. O, artık öğrenmeye hazırdır! Gerisi size kalmıştır ! E, peki, öğrenciler öğrenmeye hazır. Güzel! İş eğitmeye, öğretmeye kaldı. Neyi, nasıl, neden öğretecektim? Müfredat programı bu soruları yanıtlıyordu bir ölçüde, fakat program ortalama düzeyde bir zeka ve yeteneği esas almıştı. Öğrencilerimizin ise her biri ayrı bir bireydi ve başkalarından az ya da çok ayrılıyordu. Bu nedenle her birini ayrı ayrı, tüm özellikleriyle tanımam gerekliydi. Zamanla bunu da öğrendim, ancak kolay olmadı. Derken, yıllar içinde bir şeyi fark ettim: Biz, öğrencilerimizi geleceğe hazırlarken toplumun amirlerinin çizdiği modellere uygun öğrenci yetiştirmeye çalışıyorduk. Onların gelecekte ne olmaları gerektiğine amirler karar veriyordu. Çocuklarımıza ne olmak istediklerini soran yoktu. Elbet çok yanlış bir tutumdu bu. Öğrencilerimizin çoğunu hiç ilgi duymadığı şekillere sokmaya çalışıyorduk kahredici zorlamalarla ve sonunda söz gelimi bir heykel yerine bir moloz yığını çıkıyordu ortaya. Bunu öğrendiğimde artık emekliliğin eşiğine gelmiştim. Sonra… Sonra öğretmenliğin öğrenciyi birtakım yararsız, gereksiz bilgilerle tıka basa doldurmak, onu bir papağana, bir alkış makinesine, inançlarını sorgulamayan bir mümine, aptal bir mutiye, sofrasını başkalarının sırtına kuran bir keneye dönüştürmek olmadığını… aksine kendisine gerekli ve yararlı bilgileri nerede ve nasıl bulabileceğini bilen ve bilgiyi arayıp bulan, yalnızca, adili, iyiyi, güzeli, doğruyu ve dürüstü alkışlayan, aklını, vicdanını başkalarının güdümüne bırakmayan, akıl erdiremediği şeyi kabul etmeyen, kendisini aptal yerine koyanlara itaat etmeyen, ekmek kavgasında kendi ayakları üstünde duran ve mümkünse acizlere de yardımcı olan, sömürmeyi de sömürülmeyi de şiddetle reddeden, uşaklığı, yağdanlığı, yalakalığı şiddetle reddeden onurlu bir insan olarak yetiştirmek olduğunu öğrendim. .. Ve işte bütün bunları öğrenip sonsuz bir zevkle uygulamaya koyulduğum günlerde yolun sonuna geldiğimi fark ettim. Emekliliğim gelip çatmıştı… Oysa öğrencilerime en çok yararlı olabileceğim bilgi ve beceri birikimine ancak ulaşmıştım. Öğretmenliğin tam da tadına varmışken, öğrencilerime tam da en yüksek düzeyde yararlı olabilecekken emekli oldum… Ben yeniden öğretmen olmak istemeyeyim de ne yapayım be dostlar? Aynı duygu ve düşünceleri paylaştığımız emekli meslektaşlarımız öğretmenliği ve öğrencilerini özlemesi de ne yapsınlar... Kocapınar notları Remzi kısa
__________________ Yalan dünya deriz ama yalan olan dünya değil insanlardır. Doğada, insanların ağzından çıkanlar hariç, her şey gerçektir. Yalancı çiçek, sahtekâr kuş, üçkâğıtçı balık yoktur (Metin Münir) |
zumrut_ kullanıcısına teşekkür eden 21 üye: | Ayşe Sarı (18-Ağustos-2014), bahriaskin (19-Kasım-2011), coğrafya33 (21-Kasım-2011), çağla gül (19-Kasım-2011), çiğdem koparan (01-Ağustos-2014), damla05 (13-Ağustos-2014), demir hoca (25-Temmuz-2014), eylül geçol (15-Ağustos-2014), gülseren kaya (08-Ağustos-2012), işte gidiyorum bişey deme (14-Ağustos-2014), kader46 (20-Ağustos-2014), merve cangül (18-Kasım-2011), murat hoca (02-Ağustos-2014), nevin (17-Kasım-2011), özlem21 (23-Kasım-2011), sabır54 (25-Kasım-2011), Tugay NAYKI (16-Kasım-2011), urfalıCML (25-Kasım-2011), Ülger TC (09-Ağustos-2014), yasemin k. (26-Kasım-2011), şampiyon galatasaray GS (31-Ağustos-2014) |
17-Kasım-2011, 00:10 | #2 (permalink) |
Bizim Coğrafya Yöneticisi Üyelik tarihi: 04-Haziran-2009 Ad- Soyad: Mustafa Yıldız
Mesajlar: 4.878
Teşekkürleri: 2.435
1.608 mesajına 9.665 kere teşekkür edildi.
| Cevap: Yeniden Öğretmen Olsaydım.....! Tüm ülke, tüm öğretmen kökenli olmayan kukla ve lakayık, ciddiyetsiz bakanlar, eğitimle alakası olmayan herkes öğretmenlerin gerçekte 2 ay, sözde 3 ay tatili ile ilgileniyor. Öğretmenler sadece 24 kasımlarda anılıyor, herkes yağlıyor ballıyor ama sadece o gün... Ya o günden sonra? Herşey normale dönüyor, herkes unutuyor herşeyi.. Öğretmen eve iş götüren tek meslek grubu, öğretmen mesleğine kendini adayan, dersteyken çay sigara içmeyen telefonla konuşmayan tek çalışanlardır.. Yazılı soruları hazırlamak okumak bunları, ders notları hazırlamak.. Bunları hangi meslek grupları yapıyor? Hangi meslek grubu eve iş götürüyor? Ben aldığım maaşı söylemekten utanç duyuyorum, en çok çalışan ama en az kazanan meslek grubunu icra ediyoruz, bizim yetiştirdiğimiz polisler, hemşireler, uzman çavuşlar bir öğretmenin en az 2 katı maaş alıyorlar, biz çok mu önemsiz işler yapıyoruz ki bize bu 1600 TL'lerde ki maaşı reva görüyorlar? Benim ülkemde kaç öğretmenin kafası rahat ve huzurla derse girebiliyor? Şimdi de rotasyon gibi bir eylem içerisine dahil edilmeye çalışılıyor benim öğretmenlerim.. Lütfen imam kökenli meb çalışanları, lütfen öğretmen kökenli olmayan bakan, lütfen rahat bırakın bizi, rahat bırakın ki bu şartlarda, bu sıkıntılarla yapmaya çalıştığımız bu işin içine etmeyin daha fazla, karışmayın bari, bize 24 kasım'larda yağlı ballı sözlerde etmeyin, bizi lütfen 24 kasım'lar da da hatırlamayın..!!!!!!!!!!!!!
__________________ ''Bu topraklar bomboş arsalar değildir, adı Vatandır. Vatan; Dünyada, parası, fiyatı, karşılığı, borsası, piyasası olmayan tek şeyin adıdır.'' Nihat GENÇ Cumhuriyet onurla yaşar! Cumhuriyet bağımsızlıktır, onurumuzdur, dirliğimizdir, bereketimizdir, Nasrettin Hoca'dır, Yunus Emre'dir, bütün bu değerleri çocuklarımıza anlatmaktır. Onur ve şeref kazınmış ve çıkartılmıştır bu topraklardan. Böyle cumhuriyet olacaksa hiç olmasın, yıkılır bir tanesi daha yapılır. Nihat GENÇ[/SIZE] |
Tugay NAYKI kullanıcısına teşekkür eden 2 üye: | çağla gül (19-Kasım-2011), merve cangül (18-Kasım-2011) |
21-Kasım-2011, 00:13 | #5 (permalink) |
Deneyimli Üye Üyelik tarihi: 23-Ocak-2010 Ad- Soyad: Yasemin Özsoy Bulunduğu yer: Mersin Yaş: 39
Mesajlar: 173
Teşekkürleri: 181
10 mesajına 15 kere teşekkür edildi.
| Cevap: Yeniden Öğretmen Olsaydım.....! Öğretmen olmak duyguların en güzelidir arkadaşlar, bakmayın siz ikinci planda bırakıldığımıza. |
22-Kasım-2011, 20:19 | #6 (permalink) |
Bizim Coğrafya Yöneticisi Üyelik tarihi: 04-Haziran-2009 Ad- Soyad: Mustafa Yıldız
Mesajlar: 4.878
Teşekkürleri: 2.435
1.608 mesajına 9.665 kere teşekkür edildi.
| Cevap: Yeniden Öğretmen Olsaydım.....! KHK/666 Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname.. ''Dünya'nın hangi ülkesinde KHK uygulaması var? KHK'lar nekadar demokratiktir?'' Öğretmenler haftasında meb, imam bakanlığı yine yaptı yapacağiını, daha fazlasını beklemek hayal olurdu sanırım, ellerine sağlık.. 666 Sayılı KHK Ek Ödeme… Daha önce meclise sevk edilmesine rağmen yasalaşmayan kariyer uzman maaşlarının düzenlemesi tüm memur ve üst düzey personeli de içine alacak şekilde Kanun Hükmündeki Kararname ile ek ödeme oranlarında hükümet tarafından düzenleme yapıldı. Bu düzenlemeye meclis ve Cumhurbaşkanlığı gibi kurumlarda dahil edildi. Ayrıca 375 Sayılı kanun Hükmünde Kararnameye göre verilen ek ödeme oranları kaldırılarak bu kararnameye ek 9. Madde eklenerek tüm kamuyu kapsayacak ek ödeme oranlarına yeni bir düzenleme getirilmiştir.
__________________ ''Bu topraklar bomboş arsalar değildir, adı Vatandır. Vatan; Dünyada, parası, fiyatı, karşılığı, borsası, piyasası olmayan tek şeyin adıdır.'' Nihat GENÇ Cumhuriyet onurla yaşar! Cumhuriyet bağımsızlıktır, onurumuzdur, dirliğimizdir, bereketimizdir, Nasrettin Hoca'dır, Yunus Emre'dir, bütün bu değerleri çocuklarımıza anlatmaktır. Onur ve şeref kazınmış ve çıkartılmıştır bu topraklardan. Böyle cumhuriyet olacaksa hiç olmasın, yıkılır bir tanesi daha yapılır. Nihat GENÇ[/SIZE] |
23-Kasım-2011, 22:48 | #7 (permalink) |
Deneyimli Üye Üyelik tarihi: 02-Temmuz-2010 Ad- Soyad: Özlem YERKÖYLÜ Bulunduğu yer: DİYARBAKIR Yaş: 50
Mesajlar: 184
Teşekkürleri: 174
24 mesajına 164 kere teşekkür edildi.
| Cevap: Yeniden Öğretmen Olsaydım.....! Tüm öğretmen arkadaşların öğretmenler gününü kutluyorum arkadaşlar.
__________________ Şehit kanlarıyla, vermişim rengini, Gökten Ay'la-Yıldızı koparmışım; Yüreğimi koymuşum sana, yüreğimi; Birde vatan sevgimi.... Dalgalan ey şanlı Bayrağım; |
25-Temmuz-2014, 11:18 | #9 (permalink) |
Üye Üyelik tarihi: 06-Eylül-2013 Ad- Soyad: Demir Kıraç Yaş: 47
Mesajlar: 56
Teşekkürleri: 69
4 mesajına 4 kere teşekkür edildi.
| Cevap: Yeniden Öğretmen Olsaydım.....! Ülkem de öğretmen olmak zor bir iş be zümrüt öğretmenim, yeniden olmak istermiydim bilmiyorum inanın. :( |
Etiketler |
olsaydim, olsaydım, Öğretmen, ögretmen, yeniden |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |